Fakirlerin evlerinde pişen sıcak çorbayız

A -
A +

PAZAR KAHVESİ Betül ALTINBAŞAK betul.altinbasak@tg.com.tr SUNUŞ Bu şirkette her şey el emeği, göz nuru. Çalışanlarına ve ortaklarına tek bir lira kazandırmadan üretim yapılıyor. Temel hedefleri, "Yaşamak için yaşatmak gerekir". Adı Reçel Anneler A.Ş. Başkanı da Cavidan Doğusoy. "Bu şirket her ürettiğini, her kazandığını, insanlık için harcıyor. Harcadıkça güçleniyor, güçlendikçe çalışıyor. Ana ham maddesi insan sevgisi, makineleri insan yüreği. Takım bu yüreğin beslediği, enfes lezzetleri, şahane çalışmaları ortaya koyan güzel insanlar. Mesai sınırı da yok bu şirkette. Yoğun el emeğinin, vardiyaların ücret karşılığı, ulaşabildikleri çocukların gözlerindeki ışık, fakir hanelerde pişen sıcacık çorbalar. Para verip hayır yapmaya benzemiyor bu iş. Eğitiminizi bir değere dönüştürebiliyor, kalbinizi sonuna kadar açabiliyorsanız bu şirkette bir yeriniz oluyor. Karşılıksız çalışmayı ve üretmeyi, sevgiyi ve dostluğu, okumayı ve gelişmeyi süreklilik haline getirebilecekseniz girebiliyorsunuz. Onları duymayan kalmasın, Reçel Anneleri herkes bilsin. Hayatınızın en güzel reçellerini tatmak istiyorsanız bir reçel de siz alın ve destek olun bu güzel sese. Fındıklı havuç reçelini şiddetle tavsiye ediyorum. Sıcacık hanımların tatlı sohbeti Cavidan Hanım'ın sözcülüğünde bu haftaki Pazar Kahvesinde... Fakirlerin evlerinde pişen sıcak çorbayız
33 YILDIR ÜRETİYORLAR Tam 20 arkadaş 33 yıldır birlikteler. Sevgilerini ve yüreklerini ortaya koyarak ürettikleri el emeği göz nuru ürünlerini ihtiyaç sahibi genç, yaşlı, çocuk ve ailelere ulaştırıyorlar KARŞILIKSIZ YARDIM Reçel annelerin yaptıkları nefis, leziz reçellerin geliri ile sıkıntı içindeki ailelerin su, elektrik faturaları ödeniyor, ilkokul ve üniversite öğrencilerine burs olarak veriliyor Reçel Anneleri konuşacağız. Ama öncelikle nasıl bir araya geldiğinizi anlatır mısınız? Biz bu hafta içinde 33 yıldır devam eden arkadaşlığımızın yıl dönümünü kutladık. Aslında arkadaşın çok ötesindeyiz biz. Evlilikler, çocuklar, torunlar, ölümler, ayrılıklar her şeyi birlikte yaşadık. Kısacası biz yaşadığımız ömrün büyük bir kısmını bölüşen, saygı ve sevgi içinde dostlukları birleştiren, sevinçlerimizi, üzüntülerimizi, varlık ve yokluklarımızı birlikte göğüsleyerek mücadele eden ve 20 aileden oluşan büyük bir yumağız. 33 yıldır 20 arkadaşın hiç ayrılmadan bir arada olması hem büyük bir başarı hem de gıpta edilecek eşine az rastlanır bir durum. İçimizde yeni arkadaşlarımız da var ama en yenimiz sanırım 15 yıllıktır. Bir araya gelirken ortak noktamız şuydu: Hayatın kendisi, derinliği, etrafımızda olup biten her şey bizi çok ilgilendiriyordu. Günlük koşuşturmaların dışında bir şeydi hayat. İyi bir eş, anne, arkadaş en önemlisi insan olmak için neler yapabilirdik? Günlerimiz iş hayatının dışında da başka şeyler yaparak geçmeliydi. Böylece yakın arkadaşlar bir araya geldik. Okumaya, araştırmaya başladık. Birçok düşünüre kulak verdik. Aramızda tartıştık. Sonra birlikteliğimizi bir çatı altında toplamaya karar verdik. Küçük bir yer kiraladık ve adına da Aylin Sanat Evi dedik. Böylece daha organize bir araya gelebilecektik. HAYATI BİRLİKTE ÖĞRENDİK Birbirinizin gelişimine ciddi katkılar sağladığınız aşikâr; ancak bu ilişkilere hiç kıskançlık, kavga karışmadı mı? Hiç karışmadı. Hepimiz hayata emek vermenin önemine inandık. Biz birbirimiz vasıtasıyla, kendimizi tanıdık. Hayatı acı ve tatlı yanlarıyla göğüsleyebilmeyi öğrendik. Ama zannetmeyin ki bu uyum hepimizin çok yumuşak, munis insanlar olmamızdan dolayı. Elbette ki sinirli, hırçın, mutsuz hallerimiz de var ama birbirimizi törpülemeyi, sıkıntıları gidermeyi becerebiliyoruz. Reçel Anneler böyle bir uyumun neticesinde mi ortaya çıktı, düşünülmüş bir şey miydi? Hayır değildi. Biz kendi içimizde yaptığımız toplantıları bir süre sonra civarımızdaki başka insanlara da açmaya karar verdik. Küçük sanat evimizde çeşitli katılımcılarla aile içi şiddeti, sevgiyi, sanatı ve birçok konuyu tartıştık. Düşündükçe fark ettik ki hepimiz aynı kaderin bir parçasıyız. Bu dünyada her şey birbirini izliyor. Siz de burada kendinize bir yer edinmek yani bu büyük zincirde bir halka olmak istiyorsunuz. Bu halkada biz nasıl bir rol alabilirdik? Maddi imkânlarımız da sınırlıydı. Artık sadece eğitimler, seminerler düzenleyerek de mutlu olamıyorduk. Bir süre her şeyi bırakıp içimize döndük. Kendi içimizde el işleri yapıyor, kendi sohbetlerimize devam ediyor, kendimiz, çocuklarımız için reçeller kaynatıyor, yemekler yapıyorduk. EMEKLİ MAAŞLARIMIZI EKLEDİK İnsanlara maddi anlamda bir şey yapamadığınız için bir küskünlük mü yaşadınız? Öyle de diyebiliriz. Dışarıdaki insanların yoksulluğunun farkındaydık. Tam o sırada şöyle bir şey oldu; Kızım Aylin yönetici olarak, birçok şirketin yer aldığı büyük bir iş merkezindeki bir şirkette çalışıyor. Binanın kâhyası kızımın yanına geliyor ve ona elektrik, su masraflarını dahi ödeyemeyen çok zor durumdaki bir komşusunun sıkıntısını anlatarak şirket olarak destek olup olamayacaklarını soruyor. Kızım şaşırıyor ve "Bu kâhya koskoca iş merkezinde neden beni buldu ve böyle bir şey patrona nasıl söylenir" diye düşünüyor. Bana anlatınca ben de ertesi gün geldim, "Arkadaşlar, bu aile için ne yapabiliriz" dedim. Tam da ramazan ayındayız. Yaptığımız reçellerden sattık. Emekli maaşlarımızdan ekledik. El işleri yaptık, sattık; neticede bu aileye katkıda bulunduk. Nasıl mutlu olduk. Bu şekilde başka insanlara da yardım edebileceğimizi gördük. Çocuklarımız ve çevremiz reçellerimizin satışına destek verdi. Satılan reçellerimizden birisiyle, hayatımızda çok önemli bir şey oldu ve bizim ismimiz, "Reçel Anneler" diye kondu. Nasıl yani? Bir reçelimiz Ali Kırca'nın haber ekibinden Ozan Tezek'in eline geçmiş. Hikâyemizi de duyunca bir gün habersiz çıkageldi. Biz kameralarla, haber ekibini görünce şaşa- kaldık. Ne yapacağımızı, ne konuşacağımızı bilemezken kendimizi "Ali Kırca" tarafından ana haber bülteninde " Reçel Anneler" diye anlatılırken bulduk. Nasıl heyecanlandık. Hemen tüm ekip toplantı salonunda bir araya geldik. Çünkü telefonlarımız da verildi ve gece boyunca da hiç susmadı. Reçel siparişlerimiz bir gecede muazzam bir sayıya çıktı. Öğretmenler okumakta güçlük çeken çocuklarına burslar istediler. Düşünmediğiniz bir anda isminiz konulup, misyonunuz açığa vuruldu sanırım. Evet, ilk günler çok şaşkındık. 'Reçel Anne' diye birden tanındık. Artık siparişlere yasal zeminde karşılık verebilmek için de tüzel bir kimlik kazanmamız gerekiyordu. Çocuklarımızın desteği ile bir anonim şirketi hızla kurduk; yeni malzemeler aldık; el üretimi reçeller, mumluklar, ev tekstilleri üretmeye başladık. Vakıflaşmak, dernekleşmek yerine ticari bir kurum olmayı neden tercih ettiniz? Prosedürlerinden çekindik sanırım. Hepimizin ortak olduğu bir şirket kurduk. Ancak tek bir lira almadan, gerektiğinde de cebimizden destekleyerek bu işe soyunduk. Kabuğumuzu genişlettik; yeni stantlar açtık. Ama kimseye demedik, "Hayır için satıyoruz alın" diye. Bilen aldı, birbirine söyledi. Sanırım bitmez bir mesai anlayışınız var? Nasıl bitsin, yaptığımız her iş el üretimi. Haftanın altı günü, bazende siparişlere göre 24 saat çalışıyoruz. Ay dediğin şey çok çabuk bitiyor, şu anda 50 öğrenci bizden aldıkları burslarla okuyor. Mesele sadece kitap defter parası da değil. Bir üniversite öğrencisinin, lise öğrencisinin bitmez masrafları var. Biz tam bir burs vermeye çalışıyoruz. İlkokuldan itibaren ele aldığımız çocuklarımız var ve üniversiteyi bitirmelerini arzu ediyoruz. Bizden gelen kaynaklarla geçinmeye çalışan aileler var. O gün kendimizi hasta hissetmek, ya da boş durmak gibi bir lüksümüz yok. Bu ay aldın, önümüzdeki ay idare et diyemeyiz. Aksi halde bu yaşta her gün bu kadar canla başla çalışabilir miyiz? Yoksa çoğumuz çoktan dinlenip, gezip, torunlarımızla vakit geçirecek noktaya geldik. HERKESE AÇIĞIZ Aranıza yeni üyeler katılamıyor mu? Biz mücadeleci ruhlu, sürekli üretim halinde kadınlarız. Aynı şartlarda gelebileceklerse, memnuniyetle bekleriz. Tempo çok yüksek burada. Durursak öbür aya para bulamayız. Sonra ne deriz bizi bekleyen insanlara. Buradakiler "Bir hayır işi yaptım" diye vicdan rahatlatmaya gelmiyor. Hale gidip meyveyi al, soy, doğra pişir. El işleri için malzeme toparla, dik, biç, sat; hiç kolay iş değil. Ama hepimizin Allah'a inancı tam, burası onun yardımıyla devam ediyor. Her ay bir korku yaşıyoruz, paramız denkleşecek mi diye ama bir şekilde oluyor. Son söz? Bu yıl 33 yılı aştığımız yıl dönümümüzde şuna karar verdik: "Her birimizin hayattan beklediklerimiz bunca yılın sonunda farklı farklıydı belki; hayat bize beklediklerimizi verdi mi pek bilmiyoruz ama biz hayatın bizden beklentisini Allah'ın da yardımıyla bir şekilde vermeye çalıştık". ARABESK REÇELİMİZ RAĞBETTE Kaç çeşit reçeliniz var? 42 çeşit reçelimiz var. Çilek, ayva, vişne gibi klasik reçellerin yanı sıra birbirine yakışan lezzetleri de karıştırıp reçeller yapıyoruz. 'Arabesk' isimli reçelimiz çok tutulur. İçinde kuru incir, kuru üzüm, kuru erik, bir de hindistan cevizi var. 'İpek yolu' reçelimiz ananas, bergamot, portakaldan oluşur. Limon, domates, havuç, ağaç kavunu reçellerimiz de çok beğeniliyor. Her birinin müşterisi özeldir. Bu işi yapan üretim tesisleri bizim reçellerimizden sonra karışım reçeli öğrendi. Şapkalı reçel kavanozları da yoktu. Hepsinin kumaş şapkasını kendi ellerimizle dikiyoruz. Nikâh şekerleri, toplantı sonrası hediyelik olarak da küçük reçeller yaptık. Krokanlarımız, badem ezmelerimiz de çok meşhur yerlerle yarışacak kadar lezzetlidir. BİR NOT REÇEL Anneler A.Ş.'nin ürettiği reçellerin geliri ihtiyaç sahiplerine karşılıksız olarak verilmektedir. Çorbada tuzum olsun diyenler, bu güzel organizasyona ham madde desteği verebilirler. Bu kumaş olur, ip olur, şeker olur meyve olur. www.reçelanneler.net

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.