Asıl mesele, bizi bizden korumakta

A -
A +

Tüketici son yıllarda büyük kazanımlar elde etti.
Tüketici Kanunu'nun 1995'te yayınlanmasından önce iş yerlerinde "Satılan mal geri alınmaz" tabelaları asılırdı boy boy...
Tüketici, bırakın hiçbir sebep yokken iade edebilmeyi; bozuk ve hatalı mal ve ürünü bile sineye çekerdi.
Binlerce lira verdiğimiz ithal ya da yerli üretim bazı araçların kapı kolu elimizde, bir yumrukla tampon yerde kalırdı...
1995'te yayınlanan Tüketici Kanunu ile "Satılan mal geri alınmaz" tabelaları kaldırıldı önce... Yeni kararlarla tüketicinin eli güçlendirildi. 31 Mayıs 2014'te yürürlüğe giren Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun ise, bankaların masraflarını 'kanuni' hâle getirse de tüketiciye çok önemli haklar sağladı...
Gelgelelim yasayla, düzenlemeyle iş bitmiyor.
Bozuk ürünü, "üç kuruşluk şey için uğraşmamak" adına iade etmezsek... Bozuk olması şart değil, "beğenmediğimiz" ürünü boş vererek kullanmaya devam edersek, bizi hiçbir kanun koruyamaz...
Bugünlerde de tam 'bizi bizden korumak' adına önemli bir süreç yaşıyoruz.
Evet, geçtiğimiz günlerde Çin'den tam 33 bin çift zehirli ve kanserojen madde içeren ayakkabı geldi. Kontrollerde zehir tespit edilince imhasına karar verildi. İmha firmasının dikkatiyle, gelen ayakkabıların zehirli olanlar değil, hurda olduğu tespit edilince panik başladı. Günlerce süren sıkı takip sonunda ayakkabıların bazılarına ulaşılsa da ürünlerin 81 il'e yayıldığı anlaşıldı. Evet, Gümrük ve Ticaret Bakanlığı gerekirse dükkan dükkan gezerek o zehirli ayakkabıları bulmak zorunda...
Peki onlar ayakkabıları ararken biz ne yapacağız?
Tek şey var yapacağımız; kendimizi önce kendimizden, sonra kötü niyetlilerden korumak...
Aslında hepimiz biliriz. Spor bir ayakkabının dilinde menşei, yani hangi ülkede üretildiği, hangi malzemeden yapıldığı deri mi, suni deri mi olduğu mutlaka yazar. Spor ayakkabı değilse, kutusunda ya da etiketinde mutlaka bilgi bulunur. Nerede, nasıl ve hangi malzemeden üretildiği belirtilmiyorsa zaten almak hata...
Ne kadar beğenirsem beğeneyim, bana hiçbir kuvvet, markasını bilmediğim, üreticisine güvenmediğim bir ürünü aldıramaz... Tanımadığım bir ürünün etiketinde "Made in China", "Made in PRC" veya "Made in Endonezia" yazıyorsa, zaten baştan kaybetti....
Ama diyelim ki yanıldık, aldık... Fişini, faturasını mutlaka saklayalım ki hak aramak hakkımız olsun... Aksi hâlde en iyi kanun da koruyamaz bizi, en ince düşünülmüş düzenleme de...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.