Böyle maçlar yalnız sahadaki mücadeleyle değil, yedek kulübesi, hatta 12. adam tribünlerle kazanılır. Dün akşam bunlar Trabzonspor da mevcuttu, ancak bir şey eksikti o da, Burak Yılmaz... Gerçekten, Lille karşısında Trabzonspor özellikle ikinci yarıdaki mücadelesiyle bu puanı hak etti. Burak Yılmaz, gerçekten Trabzonspor'un yarısı. Hele hele şimdiki formuyla bu maçın bence kilit adamı olurdu. Trabzonspor, Burak olmadığı zaman taktiği de sistemi de şaşırıyor! Yani Burak, Trabzon'un hem taktiği hem de sistemi!.. Bu maç, İnter karşılaşmasında zor geçeceği belliydi. Lille, hiç bir zaman bir İnter değil, ancak, Fransız futbolunun önemli bir takımı. Her ne kadar kendi liginde başarısız olsa da Lille, Avrupa tecrübesini sahaya çok iyi yansıtan bir ekip. Takım oyununu çok iyi oynamalarının yanında çok da klas kramponlara sahip. Jo Cole, Hazard, Bedretti, Sow, bunlardan birkaçı. Şenol Güneş, nihayet taç attığı için kestiği Henrique'yi sahaya sürdü. Bu futbolcu taktik gereği ilerde tek başına oynadı ve zaman zaman da iyi işler yaptı. Halil çok geri oynadığı için pek faydalı olamıyor, Colman iyi. Ama risk aldığı zaman kaptırdığı toplar, Trabzon kalesinde tehlikelere neden oluyor. Alanzinho, her zamanki gibi ne kokar ne bulaşır! Yerine giren Adrian, maçın kaderini değiştiren futbolcu oldu. Trabzonspor'un yediği golde, Cech ve Tolga'nın büyük hatası vardı. Ancak Tolga, yine de yaptığı kurtarışlarla bu beraberlikte büyük hisse sahibiydi. Maçın Hollandalı hakemi, penaltı pozisyonunda olayı çok iyi süzerek, maça damgasını vurdu. Sonuç olarak; Trabzonspor, gruptan çıkma adına Lille'den hayati bir puan alarak yoluna devam etti. Böyle saha mı olur? Avni Aker'in zemini iki takımın da oyununa menfi yönde etki ederken, Avrupa'ya karşı yüzümüzü kızartan bir durumdu. Gerçekten, zemin o kadar kötüydü ki tıpkı 1970'lerdeki sahaları andırıyordu.