Emin Müftüoğlu ve Türk bisikleti

A -
A +

Bisikletin ne zaman icat edildiğini bilemem ama bu sporun Türkiye'ye, Emin Müftüoğlu ile geldiğini söyleyebilirim!.. Müftüoğlu, adeta "tırnaklarıyla kazıyarak" bu sporun Türkiye'de sevilmesi ve yayılması için büyük gayret göstermiş. Nasıl ki, Türkiye'de, "Beyaz Gölge" ile basketbol sevilmişse, bisiklet de Emin Müftüoğlu ile sporun doruk noktasına ulaşmış. Bisiklet sporu, Türkiye ve dünyada en çok sevilen futboldan sonra ülkemizde ikinci sıraya oturduğu bir varsayım olmaktan çıkmış, bir gerçeğe dönüşmüştür. Bisikletin bir anda Türkiye'de büyük bir popülerlik kazanmasında, 7'den 70'e herkes tarafından sevilmesinde, Emin Müftüoğlu'nun önemli rolü var. Bisikletin sevilmesi, Müftüoğlu'nun sevilmesiyle eş değer. Yani Mütüoğlu'nun mütevazı kişiliği, bence bu sporun öne çıkmasında en büyük etken olmuş. Bunun açık örneğini kızımla yaşadım!.. Kızım, seyahatlerden dolayı uzak kaldığım zamanlarda beni ilk karşıladığında boynuma atılır, öpücük yağmuruna tutardı. Ancak bu defa böyle olmadı. Cumhurbaşkanlığı Bisiklet Turu dönüşünde her zaman özlemle karşılayan kızım, boynuma sarılmadan önce, "Baba bana bisiklet alacak mısın?"sorusu oldu. İşte o zaman daha iyi anladım ki, 11 yaşındaki kızım İpek bana bunu söylüyorsa, demek ki Emin Müftüoğlu çok doğru bir yolda. Bir de Müftüoğlu'nun, mütevazı kişiliğinden şimdiye kadar kimsenin keşfedememiş olduğu bir yönünü keşfettim!.. Müftüoğlu, futbolun çok iyi bilinçli bir takipçisi. Futboldan söz açıldığında, yalnız yorum yapmakla kalmıyor, kurallar konusunda da benim diyene taş çıkartıyor. Bence bunda, tıpkı kendisi gibi hakemlik dalında çok başarılı olan kardeşi Kuddusi Müftüoğlu'nun da rolü olsa gerek. Ben diyorum ki; Futbol Federasyonunun başında bir basketbolcu olabiliyorsa (!), Bisiklet Federasyonu Başkanından neden Futbol Federasyonu Başkanı olmasın!.. Bal gibi olur; hem de çok iyi olur!.. Emin Müftüoğlu gibi başkanlar sporumuzun başına geçerse, Türkiye, Avrupa ve dünyada bir numara olur. Gelelim Cumhurbaşkanlığı Bisiklet Turuna; makamına yakışır dört dörtlük bir organizasyondu. Böyle bir organizasyon içinde olduğumdan, daha ötesi böyle bir başkanla tanıştığımdan dolayı kendimi çok mutlu ve şanslı görüyorum. Bu organizasyonda emeği geçen herkese bir gazeteciden çok, bir Türk vatandaşı olarak teşekür etmek istiyorum. Özlenen Trabzonspor Trabzonspor, taraftarını ilk defa üzmeden, sıkmadan bir maç oynadı. G.Antep karşısında özlemi duyulan bir Trabzonspor izledik. Ancak bana göre biraz geç kalındı. İnşallah ben yanılırım. Çünük şampiyonluk için kırılma maçını, daha 10. haftadan itibaren Eskişehir karşılaşması gösterdim. Nitekim de öyle oldu; daha doğrusu olacağını gösteriyor. Çünkü bundan sonra Trabzonspor, Buca'ya takılabilir; gerçi çok zor ama bir ihtimal, F.Bahçe ise kalan maçların hepsini kazanır. G.Antep maçında, Trabzonspor sanki lige yeni başlamış gibi istekli, arzulu ve en önemlisi stresten çok uzaktı. Sezon başından beri özlenen Trabzonspor'u izledik. Trabzonspor için artık kazanmak yetmiyor. Çünkü ikili averaj F.Bahçe'nin lehine. Trabzonspor ikili averaj konusunda sahasında F.Bahçe'yi 3-2 yerine 4-2 mağlup etseydi rahatlıyacaktı. Hatırlanacağı üzere Colman, penaltıyı gole çeviremeyerek bu avantajın kaçmasına sebep oldu. Şayet bu şampiyonluk kaçarsa, Trabzonsporlu yöneticiler şapkalarını önlerine koyup, "acaba nerede hata yaptık" öz eleştirisinde bulunmalıdır. Bu nasıl hakem tayini Futbol Federasyonu, tarafsız olmadığını bir defa daha gösterdi. Başkan Mahmut Özgener,Trabzonsporluların kendisine neden kızdığını anlayamadığı söylüyor, bu haftaki hakem tayinine baksın neden kızdıklarını anlasın!.. F.Bahçeli yöneticiler, Eskişehir-Trabzon maçını yöneten Bülent Yıldırım hakkında "bu hakeme dikkat" diye kamu oyu oluşturmuş ve bir anlamda Yıldırım'ı, baskı altına almaya çalışmıştı. Nitekim Yıldırım, bu maçta Eskişehirspor'un attığı iki golü saymamıştı. Ama bakıyorum da, aynı Bülent Yıldırım, Karabük-F.Bahçe maçına tayin edilmiş. Pes doğrusu; insanın aklına soru işaretleri geliyor!.. İşin garip tarafı da, F.Bahçe Yönetimi, Yıldırım konusunda sessiz. Futbol Federasyonu ise deve kuşu misali başını kuma gömmüş, hâlâ tarafsızlıktan söz ediyor!.. Nice 62 yıllara Zümrüt Rize'de yayın hayatını sürdüren Zümrüt gazetesi 62. yaşını geçtiğimiz gün görkemli bir törenle kutladı. Zümrüt gazetesinin imtiyaz sahibi bir gazeteci arkadaşımız Faik Bakoğlu. Bakoğlu, Rize'de yaşamını sürdürüyor ama başarısıyla ününü Türkiye'ye yaymış. Bakoğlu, "Zümrüt"ü adeta çocuğu gibi büyütmüş. Zümrüt gazetesi, Faik Bakoğlu sayesinde yalnız Rize'de değil, Türkiye'de okunan bir gazete olmuş. Bakoğlu, beş parmağında beş marifeti olan bir gazeteci. Gazetesiyle birlikte Rize Gazeteciler Cemiyeti Başkanlığını da başarıyla götürüyor. Zümrüt gazetesine nice 62 yıllar, Faik Bakoğlu'na da başarılar diliyorum.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.