Eskişehir, Fener'e hafif geldi. İki takımın dengelerine baktığınız zaman, uçurumlar var... Fenerbahçe, sanki Barcelona, Eskişehir ise tipik bir Türk takımı. Eskişehir, bu Fener'le, ancak 10 kişi kalması durumunda baş edebilirdi. Bence on bir on bir adaletli bir denge değil! Her şey bir yana Fenerbahçe, oynadığı futbolla taraflı tarafsız herkese zevk veriyor. Fenerbahçe'nin, yalnız sahadaki on biri değil, yedek kulübesi de çok lüks bir mağaza gibi! Seç beğen al, sahaya sür, üç puan cepte... Yedekleri bile Fener'i bu ligde uzak ara şampiyon yapar. Başta Alex denilen bir top sihirbazı var ki, değme gitsin... Top ona, o da topa çok yakışıyor. Alex için karşı görüşleri yazanlarla, aynı mesleği paylaşmam, benim için bir şansızlık! Adam, meşin yuvarlakla adeta et tırnak gibi! Hiçbir zaman onunla alay etmediği için meşin yuvarlak da ona ihanet etmiyor! Volkan'ın, yediği golde hatası yoktu. Bence yine Alex'ten sonra Fener'in kahramanıydı. Geri dörtlü desen öyle; Gökhan, kabına sığmıyor. Lugano ve Yobo kusursuz oynuyor. Orta saha arı gibi. Boş top hiç yok. Hepsi tam adrese teslim. Nöbetçi golcü, yine sonradan girmenin meyvelerini topladı (!) attığı golle maçı koparan isim oldu. İki yıldır şu İvesa'ya takıntılıyım! Geçen yılda Fenerbahçe'den yediği golden sonra çok eleştirmiştim şimdi de aynı şeyleri söylüyorum; bu adamdan basketçi bile olmaz! Eskişehir'de Batuhan, Burhan, Erkan, bir de Alper biraz olsun direnmeye çalışan futbolculardı. Diğerleri daha ilk golden sonra adeta ipe un serdi! Kısaca; Fenerbahçe, gözünde çok büyüttüğü Eskişehir engelini o kadar kolay aştı ki, belki de buna kendileri bile şaştı!