Şenol Güneş'in hata yapmadığı maç bir elin parmakları kadar az! Acaba diyorum; böyle büyük teknik adamlar, hata yaptıkları zamanda da mı kendilerini başarılı zannediyorlar! Celustka'nın bu takımın en favori isimlerinden biri olduğunu sağır sultan duydu ama nedense bunu Güneş hem duymak, hem de görmek istemiyor. Güneş, bütün maçlara önce defansı ön plana alan bir oyun sistemi ile başlıyor. Ancak bu defa G.Saray gibi klas bir takımın karşısında bir fazla hücum adamıyla çıkmasına bir anlam veremedim. Bence Henrque'nin yerinde Serkan, Serkan'ın yerinde ise Celustka oynamalıydı. Trabzonspor, orta sahada daha çok topa hakim olmasına rağmen bunları olumlu olarak ceza sahasına kadar taşıyamadığı için iyi oynuyor görünmesine rağmen gol pozisyonu üretmekte zorlandı. Adrian, bir şeyler yapmaya çalıştı ama o da kayboldu gitti. İlerde Burak her zamanki gibi yine yalnızları oynadı. Galatasaray, Fenerbahçe maçından sonra sezonun en iyi karşılaşmalarından birini çıkardı. Yalnız anlayamadığım Kazım'ın bu takımda dokunulmazlığı mı var? Bu futbolcu, kötü oynama adına elinden ne geldiyse yaptı! Elmander'i hiç bu kadar istekli olarak görmemiştim. Attığı gol ise tam anlamıyla mükemmeldi. Bunun yanında Semih, artık bu takımın demirbaşı olduğunu ortaya koyduğu güzel futbolla kanıtlamış oldu. Her şey bir yana Galatasaray'ın en renkli ve olumlu ismi hiç şüphesiz Melo'ydu. Brezilyalı üç puana oynadığı futboluyla ambargo koydu. Maçın adamı Müftüoğlu! Maçın adamı Kuddusi Müftüoğlu'ydu! Trabzonspor'un elle oynadığı iki topu cezalandırmayan Müftüoğlu'nun, ikinci yarıda Zokora ile Melo'nun bir hava topu mücadelesinde Fildişili oyuncuya gösterdiği direkt kırmızı kart çok ağır bir karardı. Bu kart belki de maçın gidişatını belirledi.