Kazanan her zaman haklıdır. Bu felsefeden hareket edersek, oynanan kötü futbolu bir tarafa bırakıp Trabzonspor'u ayakta alkışlamalıyız. Bu kadar eksik bir kadroyla böyle bir takım karşısında 7 dakika içinde alınan galibiyet hiç de küçümsenecek bir sonuç değildir. Ancak şu da bir gerçek ki, özellikle Serkan, sonra da Jaja ile Colman bu takımın vazgeçilmezleri. Onların yerine oynayan Mustafa, Alanzinho ve Ceyhun için tek teselli, alınan 3 gollü galibiyettir. Mustafa'nın hiç bir zaman çizgi adamı olmadığı bu maçta çok iyi görüldü. Alanzinho, Jaja'nın bırakın alternatifi, bence gölgesi bile olamaz. Alanzinho kötü futbolcu mu? Hayır değil ama Jaja ile mukayese dahi edilemez. Trabzonspor'un dün akşamki kötü futbolunda en büyük etken, orta sahada Selçuk'un yalnız kalması ve çok gerilere gelip, oyunu yönlendirmesiydi. Bunun yanında, geri dörtlüden çıkan topların yerini bulmaması, Burak ve Umut'un, ilerde sanki birbirlerine küsmüş gibi çok kopuk oynamalarıydı. Oyunun bence kilit adamı Engin'di. Yetenekleri mükemmel. Attığı gol de bunun ispatıydı. Ancak tek kusuru hakemle çok oynaması. Nitekim, ilk yarıda Umut araya girmese belki de kırmızı kartla oyun dışında kalacaktı. Böyle bir futbolcu tek başına maç kazandırabileceği gibi tek başına da bir takımın başını yakabilir. Son 7 dakikada Trabzonspor, Trabzonspor gibi oynadı. Sağdan, soldan müthiş bindirmeler, horonla karışık kolbastı derken gelen goller ve alınan altın değerinde üç puan. Karabükspor son 7 dakikayı göz önüne almazsak (!), tam da ismine yakışır, "Demir ve Çelik" gibi. Konuk ekip, takım oyununu iyi oynuyor. Bunun yanında çok yetenekli oyunculara da sahip. Bu maçta en büyük şanssızlıkları Emenike'nin sakatlanmasıydı. Bu oyuncu çıktıktan sonra hücum bölgesinde istedikleri gibi "at" koşturamadılar. Son 7 dakikada da pilleri bitti. Hele Engin'in şanssız bir şekilde kendi kalesine attığı golden sonra dağıldılar. Her şeye rağmen, Seric, Hakan, Birol ve Yasin, konuk takımın futbolu güzelleştiren ayaklarıydı. İldiz'in talebeleri bu futbollarıyla çok takımın canını yakmaya aday. Hakem Fırat Aydınus, "ne şiş yansın ne kebap" dercesine maçı yönetmeye çalıştı. Engin'in ceza sahası içinde düşüşüne, itirazdan değil de eğer kendisini yanıltmaktan dolayı sarı kart gösterdiyse eyyamcılık yaptı demektir. Çünkü böyle ikili mücadelede futbolcunun rakibine takılıp düşmesi çok doğal. Bu penaltı olamayacağı gibi kart da hiç olamaz.