Kıtalar arası tura başlamak...

A -
A +

19. yüzyılın sonları; iki tekerleği bir manivela yardımıyla hız kazanarak yol alan "Velosipet"in, tarihin icadı olarak batı dünyasında yerini alması... Sonrasında "BİSİKLET"adını alan bu araç mistik dünyasından çıkarak kendini her geçen yüzyılda geliştirdi ve günümüz dünyasının organizasyonlarında yerini başköşeye ayırttı... Türkiye'ye İstanbul'daki azınlık tüccarların vasıtasıyla getirtilen bisikletler, aynı esnaf tarafından 1912 yılında düzenlenen yarışlarla halka tanıtıldı... Giderek ülkemiz sathına yayılan bisiklet sporu, 1968'de Cumhurbaşkanlığı Turu altında daha da yaygınlaştı... Son dönemde 21. yüzyıl teknolojisiyle taçlandırılan bu önemli bisiklet turu bir ilke imza atmaya hazırlanıyor. Kıtalararasını birleştirecek olan tarihi tur artık gün sayıyor. Bisiklet Federasyonu Başkanı Emin Müftüoğlu'nun ağzı kulaklarında. Gözlerinin içi gülüyor. İçi içine sığmıyor. DÜNYA BAŞKANINDAN ÖVGÜ Müftüoğlu, biz medyaya turla ilgili son hazırlıklarını anlatırken, Dünya Bisiklet Başkanı ile diyalogunu şöyle özetledi: Dünya başkanı bize bu tarihi (24 Nisan-1 Mayıs) verirken bütün organizasyon komitelerine ve üyelerine de, "Çok çalışıyorlar, büyük iş başarıyorlar. Türkiye'yi rahat bırakın"demesi bizleri son derece mutlu etti. Emin Müftüoğlu ayrıca bir ilkin gerçekleşeceği 47. Cumhurbaşkanlığı Turu'nda, dünyanın ünlü bisikletçilerinin pedallarını hızla çevirerek iki kıtayı bir birbirine bağlayacağını vurguladı. Side'de son finişin yapılacağı parkur şimdiden hazır hale getirilmiş. Belediye Başkanı Abdülkadir Uçar da turizm cenneti Side'de bu yıl turun son finişinin ilk defa yapılacak olmasının halkını ve kendisini çok heyecanlandırdığını ifade etti. Sayın Uçar, bisiklet severlerin devamlı kullanabilmesi için de sahilde 4 km'lik bir parkur yapacaklarını ve bunu Türkiye'de her belediyenin uygulamaya geçirmesini temenni etti. Umarız, belediyelerimiz futbola verdikleri maddi desteği ve iş gücünü bisiklet sporuna da harcarlar. Son bir not: Geçen yıl dünyada ve ülkemizde naklen gösterilen bu bisiklet turu, Türkiye'de bisiklet satışını bir yılda %30 arttırmış!... Trabzon'a 10 numara lazım!.. Trabzonspor'a yeni sezonda transfer şart. Trabzonspor gibi büyük kulüpler, aldıkları futbolcuları uzun vade için değil, takıma hemen girip faydalı olsun diye alır. Ara transferde Trabzonspor'a katılan Brozek kardeşlerden Pawel, ne yazık ki uzun vade ve yatırım niyetine alınmış. Bu iki oyuncunun kumaşı iyi olabilir ama sonuçta daha oynamaya hazır değil. Trabzon için ise gün bugündür beklemeye tahammülü yok. Trabzonspor'da yaşanan sakatlıklar sonrasında da kulübenin gerektiği kadar zengin olmadığı son maçlarda çok açık bir şekilde görüldü. Bu arada Mehmet Çakır gibi gol şansı yüksek joker bir oyuncuya neden şans verilmez anlaşılır gibi değil. Trabzonspor'a yeni sezonda iskeleti zorlayacak oyuncular gerekli. Bunun için de nokta transferlere ihtiyaç var. Özellikle bir kaleci, santrfor, sol kanat oyuncusu ve Selçuk giderse oyunu yönlendirecek 10 numara... Yabancılar ise yeniden gözden geçirilmeli. En iyisi denilen Jaja ve Glowacki'nin üzerinde bir defa daha düşünülmeli. Çünkü Trabzonspor'a çok daha kaliteli yabancı oyuncular yakışır!.. Spor ve müzik Sanatın her çeşidi güzel; önemli olan onu tam anlamıyla yapabilmek. Bunların içinde müziğin yeri tartışılmaz. Hele hele bu Türk Sanat Müziği olursa, insana ayrı bir haz verir. Türk Sanat Müziği ile spor arasında bana göre büyük bir bağlantı var. Müzik nefse, spor ise bedene hitap ediyor. Türk futbolundan bugüne kadar nasıl ki birçok yıldız gelip geçmişse, Türk Sanat Müziği'nde gerek sesi gerek besteleriyle eşsiz üstatlar gelip geçti. Türk Sanat Müziği'nin bende, en az mesleğim kadar önemli yeri var. İlk dersleri merhum udi Rüştü Eriç'ten almıştım. Şimdi, Neşe Gülbahar'ın başkanlığını yaptığı "Güldeste" müzik topluluğunda bu hobimi sürdürüyorum. Necdet Tokatlıoğlu, Doğan Dikmen, TRT'de solisti. Nusret Yılmaz ile çok güzel çalışmalarımız oldu. Rahmetli Tokatlıoğlu, bu işin en büyük duayenlerindendi. Dikmen'in sesi ve üslubu heyecan vericiydi. Genç Yılmaz ise geleceğin Münir Nurettin'i... Türk Sanat Müziği'nde de tıpkı spor gibi "yıldırım" başlangıç yapıp, kaybolup gidenler ve yerinde sayanlara rastlamak mümkün! Bunların bir Tokotlıoğlu olamayışlarının nedeni, parayı sanata tercih etmeleri! Bunun yanında kapris, kompleks, bu tür sanatçıların birer parçası.. Kısaca parayı, sanatlarına tercih edenler mesleklerinde hep "bek"lemede kalmış, tıpkı futboldan anlamayan ama anladığını zannedenler gibi!..

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.