Trabzon korku filmi!

Trabzonspor, G.Birliği maçında bir ilki daha gerçekleştirdi. Manisaspor karşılaşmasında olduğu gibi Alanzinho, yine şahsi gayretiyle bir gol attı ve Trabzonspor'a hayat verdi. Geride şimdi 8 zorlu maç var. Trabzonspor, bu maçlarda belli ki zorlanacak ve belki de hep böyle nefes nefese kazanacak. Trabzonsporlu taraftarlar, 8 maç boyunca kalplerine çok dikkat etmek zorunda! Çünkü bu Trabzonspor'u seyretmek korku filimi seyretmekten farksız. Şenol Güneş, takımın kilit yerlerinde yaptığı değişikliklerle sanki macera arıyor. Yerinde çok iyi oynayan Serkan'ı, Tayfun'a yer açmak için ileri alması, takımın bütün ritmini bozdu. İki futbolcunun aynı on birde oynaması, orta sahanın gücünü de büyük ölçüde etkiliyor. Çünkü orta sahada oynayan Colman, Selçuk ve Jaja rakibi kovalamıyor, pres yapmıyor. Buraya Ceyhun gibi fizik gücü yüksek ve presi seven bir futbolcuyu monte etmek gerekli. Nitekim bu maçta bu çok açık görüldü. Ceyhun, oyuna girdikten sonra takım biraz olsun rahat nefes aldı ve rakip atakları orta sahada karşılamaya başlayınca Trabzon'un hücum gücü arttı. Ceyhun'un oyuna girmesiyle Selçuk'un üzerindeki yük azaldı. Oyun kuruculuk görevini daha iyi yapmaya başladı. Bu arada Burak ve Umut'un kulaklarının çekilme zamanı geldi de geçiyor! Çok gol pozisyonuna giriyorlar ama az atıyorlar. Atamadıkları zaman da takım çok zorlanıyor. Bu iki oyuncunun son 8 maçta düşünecekleri tek şey gol atmak olmalı. Trabzonspor, bıçak sırtında 8 maç oynayacak. Eğer şampiyon olursa, değeri katlanarak artacak hatta tarihi bir zafer olacak. Dünyanın bilmediği dünya derbisi G.Saray-F.Bahçe arasında oynanan derbi maçındaki futbol, dağ fare doğurdu. Akılda birazcık heyecan, hakemin futbolun önüne çıkması ve gecenin kahramanı Alex kaldı. Dünya derbisi olarak söylediğimiz G.Saray-F.Bahçe maçı aslında bizim yakıştırmamız. Dünya derbisi ise bu maçı Avrupa'da hangi te- levizyon veriyor? O halde nasıl oluyor da dünya derbisi oluyor? G.Saray'ın, F.Bahçe karşısında aldığı yenilgiye damgasını yine Hagi vurdu! Hagi, en azından berabere bitecek maçı, allem etti kallem etti Fener'e verdi. Maçın kahramanı ise Türkiye'de, futboldan yakından uzaktan ilgisi olmayanların eleştirdiği Alex'ti. Bir attırdı, bir de mükemmel bir kafa golü attı. Aykut Kocaman dahil kendisini eleştirenleri tekzip etti. Alex'i anlayarak ve zevkle izlemek bence futbolun bir ayrıcalığı. Bu arada Türkiye'de az çok beğendiğim bir hakem vardı o da artık yok. Fırat Aydınus, o kadar çelişkili kararlar verdi ki, tarafsızlığına gölge düşürdü. Alex'in, ayağını çime takarak yere düşmesine verdiği kritik frikikten, G.Saray'ın iki stoperine gösterdiği sarı kart ve Özer ile Selçuk'a gösteremediği kırmızı karta kadar inanılmaz hatalar yaptı. Dünyada, bizim kadar hakemlerin eleştirilmemesinin nedeni, onlar hakemlerinin tarafsızlığına, dürüstlüğüne inanıyor. Ancak bizde ne yazık ki ikisi de yok! Ben her zaman yazıyor ve söylüyorum; bizim hakemlerimiz kuralları iyi biliyor ama ne yazık ki bunları takımına göre uyguluyor!.. Bu yüzden de kritik maçların önüne geçiyorlar!.. Hiddink ne yapsın!.. Milli maçlar kapıya dayandı. Ancak ligimizde oynayan Türk futbolcusunun adedi o kadar az ki, Hiddink sakatlıklardan sonra şimdi de Türk oyuncusu bulmakta zorlanıyor. Bunun için en güzel örnek Beşiktaş... Milli Takımın kalecisi Volkan olduğunu düşünerek, Rüştü'yü bir kenara koyarsak, Beşiktaş'ta iki tane Türk futbolcusu koskoca takımda yer alıyor. İbrahim Toraman ve İsmail. Ekrem bile tercihini Avusturya'dan yana kullandığı için yabancı statüsünde. Arada bir Necip takıma giriyor, o kadar... Hiddink, Beşiktaş'tan Milli Takıma oyuncu almak için İnönü'ye gittiğinde, yabancıları izleyip dönüyor! Hollandalı hoca, Beşiktaş'a haksızlık ve ayıp olmasın diye de İsmail'i, Milli Takıma alıyor. Diğer takımlarda da pek farklı bir durum yok. Hemen hepsi maça altı yabancıyla başlıyor, daha sonra iki yabancı değişikliğiyle bu sayı 8'e yükseliyor. Bunun sonucunda ancak üç yerli oyuncuyu oynatabiliyorlar. Hiddink'e, yabancılardan bir milli takım kur dense, öyle tahmin ediyorum ki, çok daha iyi bir takım oluşturur!..