Trabzonspor, ligde o bildiğimiz Trabzonspor değil. Oynadığı her üç maçta da aynı hatasına boyun eğdi; korkaklık!.. Manisa ve Samsunspor maçlarında son dakikalarda gelen goller, bunun en açık örneği. Trabzonspor'un en formsuzu Teknik Direktör Şenol Güneş! Güneş, her üç maçta da gerek taktik, gerek oyuncu değişikliği konusunda gösterdiği zaaflarla kaybedilen 7 puanın baş mimarı! Samsun maçı bana göre tam Henrique'nin maçı olacakken, Güneş bu oyuncusunu bir önceki maçta taç attı diye kesmişti! Güneş, taç atışı olayına kafayı öyle takmış ki, Brezilyalı oyuncuyu değil yedek kulübesinde oturtmak tribünlere kadar göndermiş! Ben şöyle düşünüyorum; Messi ve Ronaldo Şenol Güneş'in elinde olsa taç atıyor diye kesik yiyebilirler mi? Çünkü her iki oyuncunun çok doğal olarak taç attığına şahit oldum! Güneş, hala defansta oynayan Giray, Mustafa ve Glowacki üçlüsünden bir ikili oluşturamadı. Bu da Şenol Hocanın oyun karekterine uyan futbolcuyu bulmakta zorlandığını gösteriyor. Ama yine de bütün bunların düzelmesinde tek adam olarak Şenol Güneş'i görüyorum. Bence Güneş'in yönetimle veya futbolcu kadrosuyla büyük bir sorunu var! Ben bunu onun kulübedeki yüz ifadelerinden anlıyorum! Şenol Güneş, İnter maçında cezası nedeniyle tribündeydi ve Trabzonspor tarih yazdı. Güneş bunu bir de ligde denese (!), bakarsınız Trabzonspor kazanır! Baros, Terim'i kurtardı!.. Fatih Terim beni bazen şaşırtıyor! Karabükspor maçında takımın beyni, golcüsü, her şeyi Baros'u yedek çıkardı. Ama aynı Baros, hem takımı hem de Fatih Terim'i kurtardı. Özellikle Baros penaltıyı yaptırmasa Terim de şimdi Tolunay Kafkas gibi bazı istenmeyen olaylarla karşı karşıya kalabilirdi. Bence Baros, kaleci Muslera'dan sonra takımda banko oynayacak ikinci isim. Terim, bu futbolcu için dolduruşa geliyor. Karabükspor maçında Terim'in yaptığı diğer büyük bir yanlış var ki affedilir gibi değil. Muslera'nın atılmasından sonra Riera'yı oyundan almak... Burada çıkacak tek futbolcu Sercan'dı. Aynı Terim'in Sercan'ı ikinci yarı başında oyundan alması büyük bir çelişki örneğiydi. Bence burada hem Riera'yı, hem de Sercan'ı küstürdü. Ama her şeye rağmen ben G.Saray'ın Terim'le başarılı olacağına inananlardanım. Takımı ben yapacağım derse!.. Quaresma'nın kaptanlık konusundaki dayatması Beşiktaş yönetimi adına düşündürücü. Portekizli oyuncunun sanki 40 yıllık Beşiktaşlıymış gibi kaptanlık konusundaki tavrı ve yönetimin pes edişi tam bir fiyaskodur. Şimdi denecek ki iyi oynasın, varsın kaptanlık onun olsun. Nedense Türkiye'de işler hep kötüye gittiği zaman tartışılıyor. Yani tekerlek kırıldığı zaman yol gösteren oluyor. Oysa işler iyi gittiği zaman iyi de kötü de tartışılmalı. Quaresma 3-4 maç sonra takımı ben yapacağım derse kimse şaşırmasın. En büyük zaafımız disiplin. Disiplinin olmadığı yerde başarı olmaz. Daha dün bir bugün iki. Messi olsan ne yazar? Quaresma'lar gelip geçici, kalıcı olan Beşiktaş'tır. Tel Aviv'e atılan beş gol, arkasından kazınılan A.Gücü maçı her şeyi bir anda unutturdu. Ama en önemlisi Beşiktaş yönetimi bu yüzden prestij kaybetti. Çakır'dan bir eser daha Ahmet Çakır'ın "Metin Oktay" kitabı piyasaya çıktı. Birçok esere imzasını atan Çakır'ın, Taçsız Kral Metin Oktay'ın hayatını anlatan son eseri dört dörtlük... Bilinmeyen yönleri ile Metin Oktay, Çakır'ın, kalemiyle ve akıcı üslubuyla bilinir hale gelmiş. Değerli meslektaşımı bu eseri ile Metin Oktay'ı daha iyi tanıma imkanı bulabildiğimiz için kutluyor ve kendisine teşekkür ediyoruz. Başarıların daimi olsun Ahmet Çakır...