Sonunda olan oldu ve yine ipleri başkasına kaptırdık! Almanya karşısında alınan yenilgiden çok, bence bu durumun tartışılması gerekir. Yani yılda milyonlarca euro verilen bir teknik adamın, bizi bu duruma düşürmesi tartışılmalıdır. Hatta Fatih Terim'in aldığı 300 bin TL nasıl meclise getirilmişse (!) bu zatın da, maddi ve manevi durumu incelemeye alınmalıdır. Gelelim maça; Almanya ile bizim aramızda gece ile gündüz kadar fark var! Adamlar, uzay futbolu oynuyor, biz ise Almanlara göre Schuster'in dediği gibi 1960'larda kalmışız! Bu futbolumuzla biz ancak üçüncü torbanın takımlarına dişimizi geçiririz. Daha ikinci ve birinci torbanın takımı olamadık! Almanya gibi takımlar karşısında bırakın sahada, sahaya çıkmadan önce bile hata yapma lüksünüz yok! Oysa ki Hiddink, daha sahaya gelirken hatalar zinciri içindeydi. Hollandalı, öyle bir onbir sahaya sürmüş ki evlere şenlik! Galatasaray'da haftalardır oynamayan Servet, ilk 11'de. Kaldı ki, Servet, en formda olduğu dönemlerde bile bundan fazlasını yapamıyordu. Yenilen ilk golde, bu yaşta o çalımı yemezdim! Adam, belli ki sağından geçecek, solla vuracak. Nitekim de öyle yaptı. Servet, hem ağır kaldı, hem bir amatörün yemeyeceği çalımı yedi. Ya Aurelio'ya ne demeli! Bir futbolcu (hem de çakma) Milli Takım için ununu elemiş eleğini asmış (!) olmasına rağmen hâlâ Milli Takıma çağrılmasına anlam veremedim. Bence bunda olsa olsa ikili ilişkilerin bilinmeyen sırrı var. Bundan başka bir şey düşünemiyorum. Bir diğeri de Sabri'nin, sanki gerçek orta saha adamı kalmamış gibi çakma orta saha oyuncusu olarak sahaya sürülmesiydi. Almanlar, zaten senden bir fazlaymış gibi sahada görülüyor; bir de sen bu tür yanlışlarla eksik olarak sahaya çıkarsan olacağı budur. Şimdi, bir üst tur için Almanların ağzına bakıyoruz! Çünkü Almanlar eğer Belçika'ya yenilirse, bizim Azerbaycan'ı yenmemiz kağıt üzerinde kalacak. Almanya-Belçika maçı, her türlü ilişkilere açık bir karşılaşma olacak! Biz ikinci olup baraj maçlarına katılsak bile Hiddink'le şansımız ancak gruplardaki kadar olur. Bunun için vakit geçirmeden, Milli Takımı te- levizyondan kuran bu dehadan (!) kurtulmalıyız! Çünkü ben, Hiddink'in, Fenerbahçe'den kovulduğu dönemleri yaşadığına inanıyorum! Trabzonspor ve Burak Trabzonspor, Burak'la fark ediliyor. Bundan önce de yazdım; Burak kadar değişim gösteren bir futbolcuya rastlamak zor. İki büyük takımda başarılı olamadıktan sonra spor kamuoyunda oluşan fikir; Burak'ın, futbol yaşamının bittiğiydi. Öyle ya; Burak'ın, önce Beşiktaş'tan sonra da Fenerbahçe'den gönderilmesi, bu oyuncu için artık mesleğinin zora girdiğini gösteriyordu. Ama o Trabzonspor'da, öyle bir çıkış gösterdi ki, Milli Takımın da değişmezi oldu. Burak'ın, bu kadar değişiminde Şenol Güneş'in, payı unutulmamalı. Gelelim Trabzonspor'a; Trabzonspor, Eskişehir maçında çok çok iyi oynamadı, Burak faktörüyle maçı kazandı. Aslında ligde de parmakla gösterilecek kadar iyi futbol oynayan takım yok gibi. Trabzonspor'un, Burak'ın ceza alması veya sakatlanması durumunda, B planı yok. Bu da, Şenol Güneş'e düşüyor. Güneş'in, bunun üstesinden gelecek liderlik vasfına sahip bir teknik adam olduğuna inananlardanım. Rumeli Türkleri ve Başbakanımız Geride bıraktığımız hafta milli maç dışında başka hayacanları da birlikte yaşadık. Başbakanımız Recep Tayip Erdoğan'ın "Serhat" şehri Üskup'ü ziyaret etmesi bu ülkede büyük coşkuya neden oldu. Bu arada heyette, Hakan Şükür'ün de bulunması, Üsküp Türkleri'ne, ayrı bir heyecan yaşattı. Aynı akşam, İstanbul'da, Rumeli Türkleri Kültür Dayanışma Derneği'de,Türk Sanat Müziği gecesi düzenlendi. Rumeli Vakfı'nın organize ettiği gecede, vakfın korosunu çalıştıran, aynı zamanda TRT'nin hocalarından Ahmet Bekir Rizeli'nin 30. sanat yılı kutlandı. Bir Üsküp'lü olarak ben de bu geceye davet edildim. Ahmet Bekir Rizeli'nin yönettiği koro, birbirinden güzel eserleri seslendirdikten sonra, TRT'nin genç sanatçıları, hocaları için sahne aldı. Güzel sesleri ve eşsiz yorumlarıyla salondaki izleyicilere müzik ziyafeti çektiler. Rumeli Türkleri'nin bu muhteşem gecesinin, Başbakan Recep Tayip Erdoğan'ın, Üsküp'ü ziyaret ettiği aynı akşama rastlaması doğrusu takdire şayandı. Bu vesileyle, değerli annesini kaybeden Başbakanımızın acısını paylaşıyor, başsağlığı diliyorum. Güzel ve akıllı sözler... > Dürüstlüğün karşısında neredeyse hiçbir şey duramaz. Dürüstken kendimi asla aptal hissetmiyorum: Ve yine dürüstken otomatikman mütevazı oluyorum. (HUGH PRATHER) > Tevazu bütün erdemler içinde ulaşılması en zor olandır. İnsanın kendi hakkında iyi düşünme arzusu kadar zor olan hiçbir şey yoktur (T.S.ELIOT)