Demokrasi yürüyüşü

A -
A +
Epeydir heyecanla beklenen "Demokrasi Paketi"miz açıldı. Vatana millete hayırlı olsun. Paketten çıkanlar konusunda memnun olan ve olmayan kitleler zaten henüz paket açıklanmadan evvel belliydi. Halkımız her konuda Tayyip Erdoğan'ın durduğu yere göre hizalandığından, bu konuda da duracağı yeri önceden belirlemişti. Bu bakımdan paketin açıklanması sonrasında fikrini değiştiren pek kimse olduğunu düşünmüyorum. Sevmeye hazır olanlar sevdi, beğenmeyecek olanlar da beğenmedi.
Ben paketten çıkan konuların özünden daha çok simgesel noktalara dayandığını düşünüyorum. Yani demokrasiye teğet geçme durumu söz konusu. Lakin Alevi paketinin daha sonra açıklanacağı bilgisini de değerlendirmeye alırsak, hükümetin ilk anda reaksiyon görmekten çekindiği hamleleri geri bıraktığını söyleyebiliriz. Buna karşın "bu paketin bir ilk adım olduğunu ve devamının geleceğini" taahhüt etmelerini ise önemli buluyorum. Seçimlere az bir zaman kala radikal değişiklikler yapmaktansa, küçük reformlar üzerinden şekillenen bir "sürdürülebilir iyileşme" eğilimine girmeleri siyaseten makul görülebilir. Önemli olan demokratikleşme tercihinin benimsenmiş olmasıdır ve atılan her adım yürüyüş anlamına gelir.
Oldukça geriden geldiğimiz bir süreçte "yürüyerek yol almak mı yoksa koşmak mı gerekir" sorusu ise başka bir tartışma konusu. Güzel olan, muhalefet partilerinin de demokratikleşme paketine "hayır" demek yerine, "yetmez" diye pozisyon almış olmasıdır. Ülkemiz siyasetinin böylesine demokrasi peşinde koşması, herkesin birbirini yeterince demokrat olmamakla suçlaması "hayaldi gerçek oldu" kategorisinde bir durum benim için. Darbe suçlamalarından hapiste yatanların bile demokrasi dilediği bir ülkede yaşamak kimilerine şaşırtıcı da gelebilir. Ama gelinen durum budur. Türkiye acil demokrasi talebindedir.
Velakin eğer insanlar bir şeye ihtiyaç duyuyorsa, o şeyin kıt olduğunu söylemek de mümkündür. Ülkemizdeki demokrasi kıtlığı sadece yasalarla ve siyasal sistemle açıklanamaz. Aksine tüm yasalardan bağımsız olarak evimizde, iş yerimizde, okulumuzda ya da sokakta yeni bir toplumsal ilişkiler sistemi geliştirmemiz gerektiğini gösterir. Demokrasi ancak demokratların çoğunlukta olduğu bir ülkede mümkündür. Devlet baskısının yerini mahalle, aile ya da töre baskısının aldığı bir yerde de demokratik yaşam kurgulanamaz.
Fazla gayrete gerek yok; biraz iletişim kurduğunuzda, bugün Türkiye'de kendisini azınlık olarak gören hemen her grubun, devlet ve toplum baskısı altında yaşıyor olmaktan duyduğu mağduriyet hissini dinleyebilirsiniz. Dışlanan, kısıtlanan, en temel haklarından mahrum edilmiş grupların varlığı hepimizin malumu. Bunlara göz yumup sistemin daha önceleri olduğu gibi yürümesini destekleyebiliriz. Ya da başkalarının hürriyetini kendi hürriyetimiz gibi sahiplenir, siyasi iktidarı demokratikleşme yolunda koşmaya zorlayabiliriz. Açıklanan her pakete "yetmez" diye eleştiri getirebiliriz. Kendi onurumuzu korumanın yolunun çevremizdeki herkese onurlu bir yaşam sunmaktan geçtiğini savunabiliriz. Seçim bize kalmış.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.