Cübbeyi paylaşmak

A -
A +

Son birkaç gündür, bir ülkenin "ihtilalden sonra" geçiş sürecinde karşılaştığı sorunlar üzerine bazı ileri gelen liderler, akademisyenler, bankacılar ve iş adamlarının yer aldığı tartışmalara katıldım. Çok çetrefil konuları tartışırken karşı kutuplarda olanların vücut dillerini, gerilimlerini ve iletişim güçlüklerini gözlemledim ve Hazreti Muhammed ile agresif kabile liderleri arasında yaşanan bir hadise geldi aklıma... Kâbe hasar görmüş ve çatlaklar oluşmuş. Mekke'nin ileri gelen aileleri tamir ettirmeye karar vermişler. Her aile, Hacer-ül Esved'i Kâbe'ye geri götürme şerefinin sadece kendi kabilesine ait olmasını istiyormuş.

Gerilim artmış. Aileler Hazreti Muhammed'den bir çözüm bulmasını istemişler. O da hızlı bir şekilde düşünmüş ve çok zekice bir çözüm bulmuş. Hacer-ül Esved Hazreti Muhammed'in cübbesine konmuş. Her kabileden bir kişi cübbenin bir ucundan tutmuş ve bu şekilde herkes taşı Kâbe'ye geri taşımış. Hepsi bu şeref ve sorumluluğu paylaşmış... 
Arap Fırtınasına yakalanan devletlerdeki çıkar savaşlarına ve artan gerilime bakınca, aklıma Hazreti Muhammed'in çözümü geliyor. O "bilgelik" bugün de etkili bir şekilde uygulanabilir. Ayrıca birçok yönden çok demokratik bir çözüm. 
Bir diktatörlükten ya da diğer despot devlet şeklinden demokrasiye geçmek çok kompleks ve gerilim dolu bir süreçtir. Çözülmesi gereken birçok sosyal, kültürel, ekonomik, siyasi, diplomatik ve askerî problemler mevcuttur. Bazı problemlerin çözümü konusunda liderler arasında derin görüş ayrılıkları bulunur. Herkes kendi çözümünün en doğru çözüm olduğunu söyler. Kendilerine ait olmayan her çözümü yanlış kabul ederler. 
Bir sürü ülke bu anlaşmazlıklar yüzünden felç oldu... Bir ülkede yeni bir yönetim tarzı meydana getirmek çoğunlukla tehlikelerle doludur. Her grubun liderinin uzlaşma şansını görmesi önemlidir. Liderler arası alışveriş bir ülkeyi kurtarabilir. Uzlaşmaz tavırlar ve sabit fikir bir ülkeyi yok edebilir. İşlevsiz liderlik bir ülkenin başına gelebilecek en kötü şeydir. 
ABD federal hükümeti büyük bir işlevsizlik riskiyle karşı karşıya. Ancak, ABD durgun döneminde bile güçlü bir ekonomiye sahip. Siyasi liderler işlevsizlik çamurunda yuvarlansalar bile, ülkeyi ileri taşıyan işleyen kurumları var. 
Arap Fırtınası ülkeleri ise çok kırılgan, ekonomileri zayıf. Önemli kaynak sıkıntılarıyla karşı karşıyalar. Sokaklarda hâlâ kargaşa hakim. Hükümetleri ve diğer kurumları bazı sorunlarla baş edebilmek için çok güçsüz. Yolsuzluk birçok kurumu yiyip bitiriyor. 
Bu ülkelerdeki ekonomi kötüye giderken siyasetçilerin ve sözde liderlerin yaptığı tek şey atışmak ve birbirini suçlamak. İnsanların gıda, su, enerji, güvenli sokaklar, eğitim, sağlık hizmetleri ve daha fazlasına ihtiyacı var. 
Bu ülkelerin liderleri, ülkelerini ileri götürebilmek için müzakere sanatının inceliklerine dikkat etmek zorunda. Aksi takdirde, bu ülkeler kendilerini fakirlerin, açların, susuzların ve umutsuzların başını çekeceği çok daha yıkıcı ve ölümcül ayaklanmaların içinde bulacaktır. 
Cübbeyi paylaşma zamanı geldi. Bu kolay olmayacak, ama daha iyi bir gelecek için şart.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.