Ne olacak bu Amerika'nın hali?

A -
A +

Washington'daki Ekonomik Politika Enstitüsü'nün bazı rakamlarına bir göz atalım. ABD'de resmi işsizlik oranı yüzde 9. İşsizlerin yüzde 50'si 6 aydan fazla süredir iş bulamıyor. 2007'ye göre bugün 7 milyon daha az iş sahası var. Aldığı eğitim seviyesinden daha düşük işlerde çalışanların oranı ise yüzde 16'nın üzerinde. İşsiz olanların ve seviyesinin altındaki işlerde çalışanların toplam sayısı 25 milyonun üzerinde. Ağustos ayında açılan yeni iş sahası sıfır. Milyonlarca işsiz, iş aramaktan vazgeçmiş durumda. Her ay yüzbinlerce kişi ya ilk kez ya da çok uzun süre işsiz kaldıktan sonra tekrar iş aramaya başlıyor. Genç insanlar, üniversite mezunu olmayanlar ve bazı azınlıklar için bu çok daha zor bir durum. Mütevazı bir eğitime sahip olanların aldıkları maaşlar onlarca yıldır azalmaya devam ediyor. Bu insanlar hayat seviyelerini artırma şanslarını yitireli çok oldu. Amerika'daki orta sınıf, düşen emlak fiyatları, haciz ve bu durgunluğun getirdiği diğer sıkıntılarla paramparça oldu. Birçok Amerikalının sahip olduğu evden gayrı bir birikimi yok. Birçok Amerikalı konut balonunun sürdüğü "mutlu günlerde" büyük borçlar altına girdi. Evlerini para makinesi gözüyle görüyorlardı. Birçok Amerikalının 1980'lere kadar kredi kartı yoktu. Şimdi ortalama bir Amerikan ailesi kredi kartı borcu, ev borcu ve artan işsizlik altında ezilirken, daha iyi bir hayat umudu da giderek azalıyor. Orta sınıfın yaşam standartı bir süredir düşüşte ve bunun tek sebebi son yaşanan kriz değil. Uluslararası rekabet, dünya çapındaki eğitim seviyesinin özellikle mühendislik ve teknik alanlarda yükselmesi, ucuz işçilik sebebiyle daha ucuza mal üretebilen ülkelerle yapılan ticaretin artması başlıca sebepler arasında. Amerikan orta sınıfı bunlara ayak uyduramıyor. Bu ülkedeki eğitim standardı, diğer birçok sanayileşmiş ya da sanayileşme yolunda olan ülkeye göre geriye gidiyor. Amerika üretim alanında hâlâ güçlü ve imalat sanayii ihracatında dünyada iki numara. Ama bir süredir rakiplerine göre yavaşlıyor. Amerikan ekonomisi hâlâ bir numara. Hâlâ yenilikçilikte başı çekiyor. Dünyanın en parlak mühendis ve işadamlarının bir kısmı Amerika'da. Bu ülkenin 330 milyon vatandaşının potansiyelinden çok umut var. Parlak başarıları olanlar, tekniğe hakim kesimler ve finans dünyasının harika çocukları fevkalade iyi durumda. Ülkedeki fakirlerin durumu ise giderek kötüleşiyor. Washington yakınlarında yaşadığım bölge doktorlar, avukatlar ve benim gibi (çok çalışıp az maaş alan) ekonomistlerle dolu. Birkaç hafta önce arka bahçemdeki kulübeye bir ağaç düştü. Çim biçme makineleri, bazı araç gereç, bir bisiklet ve bir kısım eşya zarar gördü. Geçen hafta belediyeyi arayıp bunları da çöp toplama gününde (salı günü) almasını istedim. Cumartesi gecesi bunları kaldırımın kenarına çıkardım. Pazar gecesi herşey alınmıştı. Çocuklarıma hurdacıları anlattım, bu sayede insanların ne kadar zor durumda olduğunu anlamalarını istedim. Ertesi gün belediyenin kamyonu atılan şeyleri almaya geldi. Ben de onlara herşeyin alındığını söyledim. Şoföre "zor durumda ne kadar çok insan var, değil mi?" dedim. "Sorma, hakikaten de öyle" dedi. Bu durum fakir, gelişmekte olan bir ülke için normal görülebilir. Amerika için ise olağanüstü bir şey. Ekonomist olmam hasebiyle hergün bu verileri görüyorum ve öğretiyorum. Yaşlı bir adamın kırık-dökük ve paslı hurdamı, değerli bir şeyler bulma ümidi ile karıştırması beni bu yazıyı yazmaya itti. Amerika için uyanma ve durumu zayıf olanları düşünme zamanı. Canı yanan o kadar çok insan var ki... Ekonomiyi harekete geçirecek doğru kararları vermek için hâlâ çok geç değil. Ey Amerikalı liderler, duyuyor musunuz?

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.