Petrol, savaş ve iki Sudan...

A -
A +

Kuzey ve Güney Sudan dendiğinde insanların çoğunun aklına büyük ihtimalle yoksulluk, Darfur, Uluslararası Ceza Mahkemesi tarafından insanlığa karşı suçlar ve savaş suçları için yargılanan El Beşir adında zalim bir diktatör ve bu yılın temmuz ayında Güney Sudan'ın Kuzey'den ayrıldığı gelir. Tabii, Sudan'ı düşünen olursa... Olmalı. İki ülkenin toplamı Batı Avrupa'nın büyüklüğü kadar. Kuzey ve Güney Sudan, Afrika'da meydana gelen en karmaşık ve kırılgan oluşumların merkezinde yer alıyor. İki ülkede pek çok hadise meydana geliyor ve burada olup-bitenler bölge ve dünyayı etkiler nitelikte. Karşılaştıkları problemlerin çoğu petrol, su ve toprak gibi kaynaklarla ve bu kaynakların paylaşım ve kullanım şekilleriyle alakalı. PETROLÜN YÜZDE?75'İNİ?ALDI Petrol çok büyük bir sorun. Güney Sudan kuzeyden ayrıldığında petrol rezervlerinin de yüzde 75'ini aldı. Eski Birleşik Sudan muazzam bir ölçüde petrole bağımlıydı. Hartum'daki merkezî hükümetin gelirinin yüzde 60-65'i ve toplam ihracatın yaklaşık yüzde 70-90'ı petroldü. Ama çalışan nüfusun çok küçük bir kısmı petrol sektöründeydi. Sudan halkının yaklaşık yüzde 60'ı tarım sektöründe çalışıyordu. Ama petrol, ülke ekonomisinin büyük bir bölümünü oluşturmaktaydı. Günümüzde ise Güney Sudan gelirinin yaklaşık yüzde 98'ini petrol satışlarından elde ediyor. Kuzey Sudan'ın bütçesi, iki bölge arasında 2005 yılında imzalanan Kapsamlı Barış Anlaşması ile başlayan bağımsızlık öncesi petrol anlaşmasının sona ermesi nedeniyle önemli ölçüde azalmış durumda. Bağımsızlıktan önce petrol gelirlerinin her iki tarafa da eşit bir şekilde, yüzde 50-50 paylaştırılması gerekiyordu. Tabii ki, gelirlerin tahsilatı ve paylaşımı şeffaflıktan ve adaletten çok uzaktı. Bu kötü paylaşım bile Güney Sudan'ın Kuzey'den ayrılmasının hemen ardından bozuldu. Kuzey ve Güney arasında pek çok noktada karşılıklı itimatsızlık var. Petrol gelirleri ve bu gelirlerin kullanımı en ihtilaflı ve tehlikeli konulardan biri. GÜNEY?KUZEYE?MUHTAÇ Buna bir de petrolün çoğunun ihraç edildiğini ve ülkeden çıkışı için tek bir limanın olduğunu ekleyin-ve bu liman Kuzey Sudan'da bulunan Sudan Limanı'dır. Bir başka ifade ile, Güney Sudan petrolünü satmak için kuzeye göndermek zorundadır. Kenya'daki Lamu'ya bir boru hattı tesis edip, Kuzey Sudan'ı Güney'in petrolünden tamamen izole etmekten de bahsediliyor. Bu Kuzey'in ekonomisini mahveder ve Arap Baharı'nı bu ülkeye getirme konusunda bardağı taşıran damla olur. Güney Sudan'a ise petrolünü daha dostane ülkeler üzerinden ihraç etme fırsatı sunabilir böyle bir gelişme. Ayrıca hem Kuzey'in hem de Güney'in petrol yataklarının birbirleri ile olan sınıra yakın olması da oldukça talihsiz bir durumdur. Sınırın yerini değiştirmek için savaşlar şimdiden başladı. Durumu daha da patlamaya hazır hale getiren kabileler arası ve bölgesel bir çok anlaşmazlık da mevcut. Abiye, Güney Kordofan, Yukarı Nil ve Nuba Dağları; petrol, su ve toprak ihtilafları ile bağlantılı olarak kabileler arasındaki çatışmalar nedeniyle bu aralar çok tehlikeli bölgelerdir. Abiye ve Güney Kordofan ve isabetsizce Birlik Eyaleti olarak adlandırılan bölge, potansiyel olarak gelecekteki petrol savaşlarının yapılacağı yerlerdir. Sudan'da yaşanan birçok iç savaşın zaten 2 milyon kişinin ölümüne ve milyonlarca kişinin, kimi zaman komşu ülkelerin ormanlarında yıllarca yokluk içinde yaşamaya mahkum bir şekilde sürülmesine sebep olduğu düşünülürse bu durum çok üzücü ve tehlikeli bir durumdur. ÇÖZÜM UZAK, ÇATIŞMA?KAPIDA Güney ve Kuzey Sudan petrol anlaşmazlığının diplomatik yollardan çözümüne çok uzaklar ve olaylar yeni bir çatışmaya gidiyor gibi gözüküyor. Petrol taşıma ücretleri ile ilgili yaşananlar, müzakerelerin ne kadar mantıksız olduğuna iyi bir misal teşkil ediyor. Kuzey, zamanında varil başına 32 dolar nakliye ücreti istemişti. Sonra Kuzey, petrolün Güney'den Sudan Limanı'na götürülmesi için istediği nakliye ücretini, kendi hükümet bütçelerini denkleştirmek için gerekli olan miktarda, 22 dolar olarak istedi. Güney Sudan da benzer şekilde mantıksız bir cevap vererek, nakliye ücreti olarak varil başına 50 sent teklif etti. Bu mesafe için, bu şartlardaki bir boru hattından, mevcut teknoloji ile nakliye için makul bir ücret varil başına yaklaşık 2-3 dolar olacaktır. İki taraf da bu anlaşmazlığı çözmek için uzlaşmaya çalışmıyor. Güven ve orta yolu bulma isteği tamamen bitmiş gözüküyor. Petrolün nakliye ücreti şeffaf olmayan, çoğunlukla ihtilaflı ve geçici bir şekilde günlük olarak belirlenmiş gibi gözüküyor. Her iki ülke de petrolün boru hattından geçerek ekseriyetle Çin, Hindistan ve diğer Asya ülkelerine ihraç edilmesine ihtiyaç duyuyor. Petrol gelirleri birçok yönden hem hükümetler hem de ekonomileri için can damarı. Böyle boru hattı işletilmez. Böyle hükümet yönetilmez. Böyle yaparak ancak yeni bir savaş çıkmasına sebep olunur. Hepsinden öte bir de şu var: Sudan'ın bilinen sahalarından elde edilen petrol miktarı sadece birkaç sene içinde düşüşe geçecek. Acaba iki Sudan o zaman ne yapacak?

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.