Seyahat eğitir...

A -
A +
Geçen gün uzun süre önce yaptığım ilk uluslararası gezi aklıma geldi. O zamanlar ABD'den Hindistan'da otel rezervasyonu yapmanın tek yolu telgraf göndermek, ya da çok pahalı bir telefon görüşmesi yapmaktı. Her iki şekilde de üniversiteden yeni mezun olmuş birinin masrafını karşılayabileceği bir otelde rezervasyon yapmak mümkün olmuyordu.
Neticede otel rezervasyonum olmadan Yeni Delhi havaalanına indim. Valizleri aldıktan sonra otel standına doğru yürüdüm. Oradaki uykulu adam bana buruşmuş bazı otel resimleri gösterdi ve hangisinin daha iyi olabileceği tahmininde bulundu. Biraz tereddütle bir tanesini seçtim, adam arayarak rezervasyon yaptı. Yaşlı bir Sih'in sürdüğü her tarafı çürümüş bir taksiye atladım. Arabada Rolling Stones çalıyordu.
Kalabalık, insanların sadece yürümediği, aynı zamanda evsiz olanların yaşadığı, caddelerden geçtik. İçeride beni ne beklediği endişesiyle otele girdim. Yol boyunca gördüğüm şok edici fakirlik manzaraları beni çok endişelendirmişti.
Otel tamirattaydı. Her yerde iskeleler ve boya kutuları vardı. Sabahın çok erken saatleriydi ve çok yorulmuştum. Otelin halini görünce fiyatın inmesi gerektiğini düşündüm. Resepsiyondaki adamla pazarlık ettim. Fiyatı yüzde 50 düşürdük. Onun bir konuğu oldu, benimse kalacak bir yerim...
Gece rahat uyudum. Elektrik sürekli kesiliyordu. Artık olmayan Pan Amerikan Havayollarıyla, çok sayıda aktarma yaparak, çok uzun bir seyahat sonucu iyice yorulmuş olunca, insan bütün trafik sesi, gürültü ve garip bir ortama rağmen kolayca uyuyabiliyor.
Koridordan odama dolan caddelerin sesiyle uyandım. Tost ve çayla yapılan (Hint yemeklerine alışık olmadığım için tedbirli davranmıştım) bir kahvaltının ardından etrafı tanımak için gezintiye çıktım. Gördüğüm çok sayıda yeni koku, tat, renk, ses ve fazlası karşısında şoke oldum.
Biraz nefeslenmek için bir dükkana girdim. Sonra bir harita almam gerektiğini düşündüm. Birkaç harita aldım ve yürümeye başladım. En azından elimde nasıl kaybolmayacağımı değil, nasıl kaybolacağımı gösteren bir şey vardı. Haritalar güncel değildi. Delhi sürekli büyüyen ve değişen bir şehirdi.
Yeni Delhi'nin çeşitli bölgelerinde birkaç saat dolaştıktan sonra susadım. O zamanlar genç bir Amerikalı olmam sebebiyle Coca Cola içmek istedim. Çok pahalı otel ve kulüpler hariç Coca Cola'nın ülkede satılmadığını ve sadece Hint içeceklerinin bulunduğunu o zaman öğrendim.
Hindistan'da oldukça zarif ve öğrenmeye ve öğretmeye müsait insanlarla tanıştım. Çok sayıda Hintli ve Hintli olmayan, çeşitli dinlere mensup ve türlü türlü sosyal, ekonomik ve kültürel çevreden gelen insanlardan yardım gördüm. Hindistan'da her tür insan var.
Orada kaldığım süre içerisinde Yeni Delhi, Kalküta, Bombay ve ziyaret ettiğim diğer yerlerde Hindistan hakkında çok şey öğrendim.
Sonraki yıllarda çok sayıda ülkeye gittim. Hindistan'da geçirdiğim ilk birkaç hafta içerisinde öğrendiklerim, gittiğim her ülkede bana yardımcı oldu, aynı zamanda hayatta karşılaştığım çeşitli zorlukları aşmama yardımcı oldu.
Her yeni macerayı hayatta alınan yeni bir ders olarak görüyorum. Ayrıca bu maceraları ekonomiyi ve siyaseti ders kitaplarında ve akademik makalelerde anlatılanların çok ötesinde anlamak için bir yol olarak görüyorum.
Gerçekten de, seyahat eğitir.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.