DOĞAYI tüketmeden kullanmak zorundayız

A -
A +
YÜKSELEN KAVRAM Çevre olayları hepimizi etkiliyor. Çernobil'in radyasyonu Doğu Karadeniz'e, Avrupa'daki Asit Yağmurları, Kuzeybatı Anadolu ve Trakya'ya yağışlarla ulaşabiliyor. MANEVİ DEĞERLER Son iki yüz yılda dünyamız baş döndürücü bir şekilde değişti. Temennim; bu dönemde maddi çıkar düşüncesinin yerini manevi değerlere bırakmasıdır. DOĞAYI tüketmeden kullanmak zorundayız

BİZ KİRLETTİK YABANCI ÖĞRENCİLER TEMİZLEDİ İstanbul'da düzenlenen Dünya Gençlik Kongresi'ne katılan yabancı gençler, Bolu ve Zonguldak'ta çevre temizlik çalışması gerçekleştirdi. Abant Tabiat Parkı'nı gezen gençler, piknik alanlarında ve göldeki çöpleri topladı. Zonguldak'ta da kampa giren gençler, vatandaşların şaşkın bakışları arasında plajı temizledi. DOĞAYI tüketmeden kullanmak zorundayız

Öğrenciler, halk plajında çöp topladı. ALTIN MI, TOPRAK MI DAHA KIYMETLİ? Yenilenebilir Kaynakların önemi her geçen gün artıyor. Bir atasözümüz, "Bir avuç altının olacağına, bir avuç toprağın olsun" der. Toprak, doğurganlığı ile sürekli ürün verebilecek çok önemli bir kaynak. Sevgili okurlar, dünya çapındaki tüm çevre sorunları, 20. yüzyılın ikinci yarısında ortaya çıktı. Bunlar arasında; Atmosferdeki Karbondioksit (CO2) ve Metan (CH4) gazlarının artışı yoluyla iklimlerin değişikliği, Ozon Tabakasının incelmesi sonucu yakıcı ışınların dünyaya ulaşması, Zehirli Atıklar, Asit Yağmurları ve dünya ekosisteminin "akciğeri" görevini yapan Tropik Ormanların tahribi en önemli sorunlar olarak sayılabilir. Günümüzde, "doğanın bütünlüğü" düşüncesi toplumlarca kabul gören önemli bir kavram. İnsanın tabiat üzerindeki etkisi o kadar büyük ki, tüm ülkelerin gelecekleri birbirleriyle örtüşüyor. Örneğin; Çernobil'in radyasyonu Doğu Karadeniz'e, Avrupa'daki sanayi yoğun bölgelerden çıkan Asit Yağmurları Kuzeybatı Anadolu ve Trakya'ya yağışlarla ulaşabiliyor. DÜNYAYI AYAĞA KALDIRAN KADIN Değerli okurlar, söylemek istediğim şudur: Çevre sorunları ülkeler arası sınır tanımıyor. Ayrıca; çarpık yerleşme, erozyonla toprak kaybı, hava kirliliği ve her geçen gün artan enerji gereksinimi tüm dünyanın müşterek problemlerini teşkil ediyor. Çevre sorunlarının giderilmesinde artık hepimiz ortak bir tavır belirlemeliyiz. Tüm siyasi partilerimizin programlarında da bu konu bilimsel yönüyle işlenmelidir. Birleşmiş Milletlerin bütün dünyada yankılar uyandıran 1987 tarihli Çevre ve Kalkınma Raporu "Ortak Geleceğimiz" adı altında yayımlandı. Bu raporu hazırlayan komisyonun başkanlığını zamanın Norveç Başbakanı Gro Harlem Brundtland yürütmekteydi. Daha önce Norveç'in Çevre Bakanı olan Brundtland'ın üstün gayretleri ile oluşturulan bildiriye "Brundtland Raporu" adı verildi. Bu rapor "çevre" konusunda insanlığın bilinçlenmesinde çok önemli bir adım olup "Çevreye uygun yaşanabilir ekonomik Kalkınma Çağı" vaat etmektedir. Brundtland Raporu, ekonomik büyümeye karşı değildir. Sadece "ekonomik gelişme" adına, doğal kaynakları tüketip, gelecek nesillerin imkân ve ihtiyaçlarını tehlikeye sokmamak için bir uyarı mahiyeti taşımaktadır. Rapor, yayınlandıktan 5 yıl sonra Brezilya'nın Rio kentinde yapılan zirvenin başlıca esin kaynağını oluşturmuştur. Rio'nun gündemindeki dört ana maddeden ikisi temel olarak ekonomi-çevre ilkeleriyle ilgili, diğerleri ise sözleşme olarak şekillendi. Çevre politikalarıyla ilgili olan "Rio Deklarasyonu" ülkelerin yaşadıkları çevreleriyle olan bağlarını düzenleyen temel ilkeleri belirlemekte, "Gündem 21" ise, içinde bulunduğumuz yeni yüzyılın çevre ve kalkınma ilişkilerine yön vermek amacıyla hazırlanmıştı."İklim Değişikliği Sözleşmesi", dünya ikliminin ısınmasına neden olan sera gazlarının üretimine sınırlamalar getirmeyi öngörmekte idi. Diğer önemli sözleşme ise, biyolojik zenginliklerin korunmasına yönelik "Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi"dir. Kıymetli okurlar, doğayı tüketmeden kullanmak zorundayız. Kaynak olarak istifade ettiklerimizi tekrar gözden geçirecek olursak, şöyle bir sıralama yapabiliriz: > Canlı Doğal Kaynaklar: Tüm yeşil alanlar, meralar, otlaklar, ormanlar, deniz ve karalardaki diğer canlılar > Cansız Doğal Kaynaklar: Yer altı zenginlikleri, maden, mineraller, milyonlarca yılda fosilleşmiş kömür ve petrol türevleri. > Enerji Sağlayan Kaynaklar: a- Yenilenebilir olanlar: Rüzgâr, su kuvveti, güneş ve yer kabuğu ısısı (jeotermal) b- Sınırlı olanlar: Yer altı zenginlikleri. YENİDEN KAZANMAK LAZIM! Canlı Doğal Kaynaklar için "Tüketmeden, sonunu getirmeden kullanım" gerekiyor. Cansız Kaynaklar ise, kendilerini yenileyemedikleri için bir gün tükenecekler. Bu nedenle, tekrar yeniden kullanıma alınmaları önem taşıyor. Enerji sağlayan kaynaklar ise kaynağın niteliği, yenilenebilir olup olmamasına bağlı olarak değişebiliyor. Uzun vadeli kullanım çalışmaları araştırmaların odak noktasını teşkil ediyor. Şimdilerde yapılan araştırmalar, gelecek için en verimli ve tükenmez enerji kaynağını "Güneş" olarak tanımlıyor. Gerek güneşten elde edilen Isı ve Elektrik Enerjisi, gerekse güneşteki patlamalara benzer Hidrojen Atomlarının Kaynaşması ile oluşan sonsuz enerji, geleceğin en önemli kaynakları olarak gösteriliyor. Sevgili çevre dostları, geçmiş son 2 yüz yılda dünyamız çok değişti. Gün geçmiyor ki, bir yeni buluşla karşılaşmayalım. Artık, "Sanayi Ötesi Çağı"nın içindeyiz. En halisane temennim; bu dönemde maddi çıkar düşüncesi yerini Manevi Değerlere önem veren, paylaşımcılığın oluştuğu, yeşili, havası ve suyu ile yaşam kalitesinin yükseldiği bir hayatı birlikte paylaşmamızdır. Hepinize "iyi ramazanlar" diliyorum. 'YEŞİL PLATFORM'A GÖSTERDİĞİNİZ İLGİYE TEŞEKKÜR EDİYORUM Neden her yıl 50 milyar $ heba olsun! > Baki Gökçümen/İSTANBUL Sayın Ediz Hun, topluma "güzel bir dünya" için Yeşil Sayfa aracılığıyla sağladığınız katkılara yürekten teşekkür ederim... Son üç sayıdır görüyorum ki, uğruna neredeyse bir dünya savaşı çıkacak (Allah korusun), ülkemiz için de hayatî önemdeki ENERJI konusuna yer vermiş, yine kamuoyunu engin bilginizle aydınlatmışsınız. Sağ olun, var olun... Haklı olarak ve sayfanızın gereği olarak konunun TEMİZ ENERJİ yönüne ağırlık vermiş bulunuyorsunuz. İzin verirseniz ben de konunun ekonomik yönünü açmak isterim. Maalesef aydınlarımız, bilim adamlarımız ve enerji mühendisleri, biraz da kamuoyu tepkisinden çekinerek (doğru söylemek gerekirse, rahmetli Atilla İlhan hariç, mücadele etmekten çekinerek, yanlış anlamalardan korkarak) susmuşlardır. Enerji tüketimimizin hızla arttığı 1970'lerden bugüne dünyada belki de en pahalı enerjiyi Türkiye üretmiş ve kullanmış, tabii ki bunun faturasını halkımız ödemiştir... Halbuki bugün baktığımızda, gelişmiş ve zengin ülkeler arasında NÜKLEER SANTRALİ olmayan ülke yok gibi (Norveç hariç olabilir, zaten onun da Kuzey Buz Denizi'nde büyük petrol kaynakları var). Şu an ABD 104, Fransa 59 (ihtiyacının yüzde 78'ini nükleer enerji santrallerinden sağlıyor), Japonya 56, İngiltere 23, Kanada 18, Almanya 17 ve İsveç gibi bir ülke bile 10 nükleer santrale sahiptir (şu an İsveç'te iki yeni santralin inşası devam ediyor). Gelişmiş ülkeler, bu santraller sayesinde zenginliklerine zenginlik katıyor ve halkına refah sağlıyorlar! Biz ise yılda en az 50 milyar dolar enerji faturasını ödemek ile karşı karşıya kalıyoruz... GÜVENLİ OLURSA NÜKLEER EN TEMİZİ Halbuki şu an dünyada 443 nükleer santral çalışmakta ve ilave olarak 56'sının inşaatı sürmektedir. Ayrıca nükleer, uzmanlar tarafından sadece en ekonomik değil, doğru proje uygun kullanılırsa ve işletilirse en temiz enerji kaynağı olarak da gösterilmekte. Bu konu uzmanlık alanınıza girdiği için ilave bir şey söylemek istemiyorum. Kamuoyu önünde bunun da sizin gibi uzmanlarca tartışılması, ülkemiz için yararlı olacağı görüşündeyim. Yazımı Nobel Barış ödülü sahibi Başkan Obama'nın şu sözüyle bitiriyorum: "Büyüyen enerji ihtiyacımızla iklim değişikliğine baktığımızda, nükleer enerji gücümüzü artırmamız gerekiyor. Yapacağımız bir nükleer santrali ile normal bir kömür santralinin bir yılda oluşturduğu 16 milyon ton karbon kirliliğinin önüne geçeceğiz. Bu yollardaki 3.5 milyon aracın kirliliğine denk!" DOĞAYI tüketmeden kullanmak zorundayız

Her eve bir çöp bidonu > Abdurrahman Cüneyd Fidancı (Basın Danışmanı) Beykoz Belediyesi, çevre temizlik çalışmasına bir yenisini daha ekledi. 50 bin eve dağıtılacak çöp bidonlarıyla başıboş hayvanların çöpleri dağıtması ve çevre kirliliğinin önüne geçilmesi hedefleniyor. Rüzgarlıbahçe Mahallesi'nde Başkan Yücel Çelikbilek'in katılımıyla gerçekleştirilen dağıtıma ev hanımları yoğun ilgi gösterdi. Başka Ediz Hun'lar istiyoruz > Fahri Öztürk (Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi 4. sınıf öğrencisi) Değerli Ediz Hun; Yeşil Sayfa'yı ilk günden beri takip ediyorum. Gerçekten gazetelerde görmeyi arzuladığımız nadir sayfalardan biri. Doğayı seven biri olarak size çok minnettarım. Keşke, bu güzel akım sizinle ve doğayla sınırlı kalmasa. Toplumca sevilmiş diğer sanatçılarımız da başka alanlarda halkı bilinçlendirecek yazılar kaleme alsalar ne güzel olur... CEVAP: Sayın Öztürk, nazik mailinize teşekkür ederim. Sizin gibi değerli gençlerimizin görüşleri bizlere şevk vermekte ve çalışmalarımızı yönlendirmektedir. Size gerek tahsil hayatınızda, gerekse de tüm yaşamınızda sağlık, mutluluk ve başarılar diliyorum. Selam ve sevgilerimle. Farkındalık oluşturmak adına ben de sizlerleyim > Sertaç Turhal (Orman Mühendisi) / TRABZON Ediz Bey, bendeniz Türkiye, İngiltere ve ABD'de doğa koruma ve çevre eğitim konularında sivil toplum kuruluşlarında çalıştım, çalışmaktayım. Türkiye Gazetesi'nden yaptığınız yayını takip ediyor ve inanılmaz takdir ediyorum. Bu çabaların tüm medya kuruluşlarında yürütülmesi gerekir. Farkındalık oluşturmada ve daha geniş kitlelere ulaşmada, onlara yaşanan hiçbir şeyin tesadüf olmadığını, yaşam tarzımızın sonucu olduğunu anlatmak sürecinde sizlerle beraberim. DOĞAYI tüketmeden kullanmak zorundayız

Duyarlı olundu yaban keçisi sayısı artıyor Antalya'nın batısındaki Batı Toroslar'da, beş yıl öncesine kadar nesli tükenme tehlikesiyle karşı karşıya kalan yaban keçisi sayısı, alınan koruma tedbirleri ve halkın bilinçlenmesiyle 5 kat arttı. Finike-Elmalı yolundaki Arif Köyü'nde vatandaşlar, su içmek için gelen yaban keçilerini çıplak gözle görüldüğünü söylediler. DOĞAYI tüketmeden kullanmak zorundayız

EROZYONLA SAVAŞ Meyve çekirdekleri değil meşe palamudu Türkiye'de son yıllarda yeşile olan ilginin sevindirici olduğunu belirten TEMA Vakfı Eğitim Bölümü Başkanı Celal Ergün, ağaçlandırmanın bilimsel şekilde yapılmasını istedi. Meyve çekirdeklerinin rastgele atılmasının biyolojik kaosa yol açacağını söyleyen Celal Ergün, "Doğaya katkı yapmak isteyenler meşe eksin" dedi. DOĞAYI tüketmeden kullanmak zorundayız

Erçek Gölü'ndeki kuş ölümleri kliniğe yatırıldı Van'ın "kuş cenneti" Erçek Gölü'nde son günlerde yaşanan ölümlerinin ardından, göl kıyısına seyyar klinik kuruldu. Ölümlerin göçmen kuşlar tarafından taşınan parazitten kaynaklandığının belirlenmesi üzerine Arama Kurtarma Birliği görevlileri, kanolarla gölde yakaladıkları yaralı kuşların tedavisini klinikte yapıyor.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.