Hagi, üç haftadır düşüş yaşayan G.Saray'a netlik ayarı yapmaya çalışmış, ama yapamamış. Durum hâlâ flu... Anlaşılan hoca burnunun dibini göremiyor. Sanırım miyop olmuş. Biraz daha gecikirse, Hagi'ye yakın gözlüğü değil, mikroskop bile fayda etmeyecek. Takıma virüs bulaşmış... Onlarca soru işaretleri varken, Ankaragücü kalesinde abuk - subuk cevaplarla üç puan aramaya çalıştı. Tamam, bugün aranan üç puan bulundu. Ama çekirge hergün sıçramaz... Aslan hasta... Görülen o ki; takım turşu gibi. Bakınca ağız sulandırıyor, içtikçe mide bulandırıyor. Takım içinde sağlanan barışa rağmen, Hakan Şükür'ün kaç zamandan beri ilk defa çok koşmasına rağmen, Necati'ye dün gece en az Hakan Şükür kadar özgürlük tanınıp pozisyonlar hazırlanmasına rağmen, G.Saray yine de takım gibi takım değildi. Orta sahanın, yüzde yüz oğlu yüzde yüz bir beyine ihtiyacı var. 40 yaşındaki Evren, Volkan'ı öyle bir kilitledi ki, maç neredeyse Tomas'la Ankaragücü forvetleri arasında geçti. İşte bu sebeplerden dolayı Cimbom dün gece resmen keçiboynuzundan bal çıkardı. Dünkü Ankaragücü gerçekten kötü bir takımdı... Dünkü G.Saray da kendine güveni olmayan sıradan bir takımdı... İki kötüden, daha az kötü olanı kazandı... Öyle ki, Hagi'de korku dağları sarınca, defansı sezon başından beri forma vermediği kaptan Bülent ve Petre'yle sağlama aldı. Başkan Özhan Canaydın'ın dün gece alınan üç puana çocuklar kadar sevindiğinden eminim. Teknik direktör Hagi'den sevinci konusunda şüphelerim var. Ama, G.Saraylılar'ın dün gece oynanan oyundan ve kazanılan üç puandan dolayı utandıklarından eminim.