O kanala bakıyorsun "Kim, kiminle, nerede ve ne zaman neler yapmış?", bu kanala bakıyorsun, "Tırışkadan Nağmeler" misâli güyâ eğlence programları, şu kanala bakıyorsun "Körler Sağırlar Birbirlerini Ağırlar"!... E peki biz nereyi seyredeceğiz?!...Hep aşağı mı çekileceğiz, hiç mi yukarı çıkamayacağız?!... İnsan rûhunu nitelikli ve lâtif âlemlere götüren yapımlardan ne zaman nasibimizi alacağız?... Eser kalmadı efendim, eser!!... Yeni şarkılar ve parçaların sözleri belden aşağı, konuşmalar ve söyleşiler haddinden yukarı, dizi ve yapımlar ise sıradan ve yüzeysel olursa hiç eser mi çıkar; şarkıda, türküde, dizide, tiyatroda, sinemada ve TV yapımcılığında?!... Güzel şeyler düşünmez isen tasarlayamaz, tasarlamaz isen tasavvur ve tahayyül edemez, tasavvur ve tahayyül etmez isen hissedemez, hissetmez isen yaşayamaz, güyâ yaşar isen yaşayan ölü; yani gören kör ve işiten sağır olur ve elbetteki eser üretemezsin sevgili kardeşim!... TV kanallarının çoğu yapımlarında hâlâ, yayın ahlâkı, usûlü, edebi ve âdap eksikliğini görmekteyiz ne yazık ki... Şu belgesel kanalları da olmasa, ne düşünecek, ne bilgilenecek, ne de ibret alacak hâlimiz kalırdı. İyisi mi, bunaldığınızda arada bir NATIONAL GEOGRAPHIC ve DISCOVERY kanallarını ziyâret edin bâri, bu özgün yapım kıtlığında!... Bu haftaki yazımı da Mahatma Gandi'nin sözleriyle bitiriyorum; Düşünceleriniz pozitif olsun, çünkü düşünceleriniz sözleriniz olur. Sözleriniz pozitif olsun, çünkü sözleriniz davranışlarınız olur. Davranışlarınız pozitif olsun, çünkü davranışlarınız alışkanlıklarınız olur. Alışkanlıklarınız pozitif olsun, çünkü alışkanlıklarınız KADERİNİZ olur. Sağlıcakla kalınız efendim.