OYUN KÖŞESİ İÇİN TIKLAYIN
Türkiye Gazetesi "Oyun Parkı Sayfası"
29 Ekim Caddesi 34197 Yenibosna İSTANBUL
e-mail: fatih.selek@tg.com.tr
İçiniz içinize sığmıyor biliyorum. Bahar geldi, çiçekler açtı, hayvanlar kış uykusundan uyandı... Dünyada bilemediğimiz, anlayamadığımız o kadar sır var ki... İşte tabiatın yeniden canlanışı da bunlardan biri. Tabiatı, canlıları ve onların ilginç özelliklerini keşfeden insanoğlu, hayatını da kolaylaştırıyor. Çünkü dünyada birçok endüstriyel buluş, hayvan ve bitkilerden esinlenerek yapılmış. Bunun son örneği geçtiğimiz hafta İngiltere'de ortaya çıktı. Hamam böcekleri üzerine araştırma yapan bilim adamları, bu hayvanların; ileride duvarlarda yürüyebilen robotlara ilham olacağını keşfetmiş. Biz de bu haftaki Oyun Parkı'nı buluşlara ilham olan hayvanlarla zenginleştirmeye karar verdik. İşte tabiat harikaları:
> Cep telefonları böceklerin antenlerinden esinlenerek yapılmış.
> Çantaların, spor ayakkabılarının üzerinde bulunan cırt cırt bantlar, pıtrak bitkisinin meyvesinden esinlenilerek bulunmuş.
> Piller, elektrikli balıklardan esinlenerek üretilmiş.
> Münih Olimpiyat Stadı'nın tavanı, örümcek ağından esinlenerek yapılmış. Böylece tavandaki çeşitli gerilimler eşit olarak dağıtılmış.
> Görme duyuları kör denebilecek kadar zayıf olan yarasalar ultrason denilen çok yüksek titreşimli ses dalgaları yayarak hareket tarzını belirler. Radarın çalışma prensibi de yarasalarla aynıdır.
> Yunusların burun çıkıntısı, modern büyük gemilerin pruvasına (boş kısmına) model olmuş.
> Kedi balığının vücudunun hidrodinamik açıdan elverişli yassı biçimi, uçak tasarımcılarına örnek olmuş.
> Japon bilim adamları, hızlı trenin burun kısmını yalı çapkını kuşunun gagasının matematiksel denklemi kağıda dökerek tasarlamış.
> Skorsky helikopteri tasarlanırkan Yusufçuk böceğinin yapısı ve uçuş stili örnek alınmış.
> Amerikan Hava Kuvvetleri böceklerin kanatlarından esinlenerek, kanatları ikiye katlanan E6B Intruder uçaklarını üretmiş.
> Bazen suyun derinliklerinde bazen üstlerde yüzdüğünü gördüğümüz balıkların
bu ısı değişikliğine uyum
sağlama özelliği,
antifirizlere ilham olmuş.
> ABD'li bilim insanları, denizhıyarının pürtüklü derisinden esinlenerek, yerine göre esnek veya sert olabilen yeni bir madde geliştirmiş.
> Amerikalı bilim adamları, midyeden esinlenerek, hemen tüm materyalleri yapıştırabilecek ucuz ve çok etkili bir teknik bulmuş.
> Eyfel kulesinin yapımında uyluk kemiğinin yapısı örnek alınmış.
> Bilim adamları, kertenkelelerin yer çekimine meydan okuyan özelliğinden faydalanarak, ardında kalıntı bırakmayan ve kullandıkça güçlenen bir süper yapıştırıcı keşfetmiş.
O kadar...
O kadar büyük bir lokantaydı ki hesabı postacı götürüyordu.
O kadar tembeldi ki, kitabın sayfalarını çevirmeye üşendiği için rüzgarın esmesini bekliyordu.
O kadar soğuk adamdı ki yazın bile yanına paltoyla yaklaşılıyordu.
O kadar sıcak kanlıydı ki, damarlarının içi kaynıyordu.
O kadar fakirdiler ki, ekmek bulamadıklarından sucuğu pastırma arasına koyup yiyorlardı.
O kadar kitap kurduydu ki her
şey gözlerinden okunuyordu.
Bizim duvar
Kafamı karıştırma, saçım bozuluyor
Kayıp olacaktım
Hoca bir taraftan eşeğini arıyor, bir taraftan da "Allahım sana şükürler olsun" deyip duruyordu. Üzüntü ve sevinci aynı anda yaşayan hoca, herkesi çok şaşırtmıştı. Dayanamayıp sebebini sordular. Hoca şöyle dedi: "Eşeğin üzerinde olmadığıma seviniyorum. Düşünsenize eğer öyle olsaydı dört gündür ben de kayıp olacaktım."
Bizim zamanımızda
Yirmibir pare top atıldığını duyan Temel, bunun sebebini sormuş.
-Komşu devlet başkanı geldi de onun için, demişler.
-Şu işe bak, demiş Temel. Bizim zamanımızda tek atışta vururlardı.
Zor sıralama
Yusuf, Mehmet, Vedat, Temel ve Ahmet isimli beş arkadaş kantinin önünde sıranın kendisine gelmesini beklemektedir. Yusuf, Mehmet'ten ileride, Ahmet'ten ise geride durmaktadır. Vedat ve Ahmet ise arka arkaya değiller. Temel'in önünde veya arkasında ne Ahmet var ne Yusuf ne de Vedat. Çocukların sırası nasıldır.
(Cevap: Ahmet, Yusuf, Vedat, Mehmet, Temel)
SÖZ BULMACA
Aşağıda gizlediğimiz atasözünü bulabilecek misiniz?
OBŞ UÇVLA İDK URDMZA
Boş çuval dik durmaz. (Benjamin Franklin)