Toplumun yapı taşı ailedir. Cemiyetin çekirdeğini oluşturan aile, üzerine titrenilmesi gereken en ulvi kurumdur. Aile müessesesi ne kadar güçlü ise; orada doğup şekillenen çocukların, büyüyüp oluşturacakları cemiyetler de o denli güçlü ve sağlam olur. Aileler, saygı esas alınmak suretiyle sevgi üzerine bina edilmelidir. Birbirlerine saygısı olmayanların sevgileri, ya geçici, ya da sahtedir. Aile bireyleri arasında sevgi halesinin oluşması ve devam etmesi için, saygı esas alınmalı ve hiçbir zaman kaybedilmemelidir. Aileyi kaybeden toplumlara dikkat edin; bunalımda olup buhranlarını yaşamaktalar. Evliliğin henüz ilk yılında boşanmalar öylesine çoğaldı ki; boşanmak için evleniliyor dense yeridir. Bu türden boşanmalarda bir de çocuk mevzubahis ise, felaketin boyutları, hesap edilemeyecek şekilde artmaktadır. Sevgi ve şefkatten mahrum yetişen nesiller, geleceğin hasta ruhluları olarak cemiyet arenasında boy göstereceklerdir. Böylece insanlık kendi geleceğini karartmaktadır. Şefkat ortamında doğup büyüyen çocuk iyiliği, güzelliğe elverişlidir. Sevgisiz büyüyen çocuk ise, aksine kötülüğe elverişlidir. Kötünün ve kötülüğün bulaşıp yayılma istidadı; iyi ile iyiliğin bulaşıp yayılma istidadından çok ama çok fazladır. Nitekim, bir çürük elmanın bir sepet elmayı, kısa zamanda nasıl çürüttüğü malumdur. Sosyal devlet, aileyi esas alarak; onun maddi ve manevi gelişmesini sağlamak zorundadır. İlk defa AK Parti iktidarları döneminde bu uğurda adımlar atıldı. Bu cümleden olarak; 18 yaşına kadar her bireyin sağlığı devlet güvencesi altına alındı. Özürlüler için ailelere maaş bağlandı ve evlerine bakıcı gönderildi. Genel sağlık sigortası çalışmaları son aşamasına getirildi; bir an evvel uygulamaya konulması sosyal devlet olmanın gereğidir.