CHP'nin kaleleri düştü!

A -
A +

28 Mart Mahalli Seçimlerinde tek sürpriz CHP'de oldu. Henüz yıpranmamış, on yedi aylık iktidar partisinin oylarını artırması zaten bekleniyordu. Ama, doğrusu; seneler senesi 'Sol'un kalesi durumundaki yerlerin AK Parti'ye kaptırılacağı pek tahmin edilmiyordu. Çünkü; CHP netice itibariyle 'ana muhalefet' partisiydi ve ne olursa olsun muhalefet partileri her daim oylarını artırırdı. CHP, İzmir'in dışında kazandığı yerleri de kılpayı elde etti. Yani kazanmış olduğu yerler de sallantıda! Gaziantep, Antalya, Hatay, Kocaeli gibi önemli kalelerin düşüşü yanında, CHP oylarının 3 Kasım Seçimlerinin bile altında kalışı, partide; yönetim kadrolarını sorgulama ve 'olağanüstü kurultay'ı gündeme getirebilir. Batı'nın gelişmiş demokrasilerinde böylesine bir durum, liderin ve yönetim kadrolarının derhal istifaları ile sonuçlanır. Bilindiği üzere, bu işler bizde tam tersine tecelli ediyor; kaybeden lider koltuğa daha fazla yapışıyor. Seçimden önce belirtmiştik... Seçimden önce CHP'nin, muhalefette olmasına rağmen neden eridiğini açık seçik ortaya koymuştuk. CHP'nin sıkıntısı; hâlâ kendisini Cumhuriyet'in kurucusu olarak görmesi ve bu resmi söylem üzerinden politika yürütmesidir. Yani, halka rağmen olan tutumudur. Halbuki Cumhuriyet, topyekûn milletçe ortak şemsiyemizdir; asla bir siyasî partinin inhisarında olamaz. Bu durumu böyle düşünmek, yani tek partiye endekslemek, binilen dalı kesmekle eş anlamlıdır. Buna paralel olarak, bir gözlemimizi burada ifade edelim. İstanbul'un Şişli ilçesindeki CHP'li Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül, parti söyleminin aksine halka dönük, halkla iç içe politikalarıyla bilinen ve sevilen bir başkan... Seçim öncesi gazetemizi ziyaretinde, yüzde altmışbeşin üzerinde oy alacağını ifade etmişti. Neticede beklediği oyu da aldı. CHP yönetiminin Mustafa Sarıgül örneğinden çıkaracağı çok dersler olsa gerektir. 28 Mart Mahalli Seçimleri, muhalefet partilerince adeta genel seçim havasına sokuldu. Bir iki istisnası hariç; hemen hepsi statükonun temsilcisi olarak; yenileşmenin mümessili AK Parti ile mücadele etti. Neticede yirmi küsur partinin aldığı oylar AK Parti'nin tek başına aldığı oylara erişemiyor! Bununla birlikte Türk siyaseti yeniden şekillenme sürecine girdi. Dünün köklü partileri ANAP-DSP-SP ile 3 Kasım Seçimlerinin sürpriz partisi GP tamamen silinirken; Mehmet Ağar liderliğindeki DYP ile MHP yeniden toparlanma sürecine girdi. Bundan böyle iki parçalı parlamento yerine dört; en az üç parçalı bir parlamento ile siyaseti taşıyacağız. Bu durum, bir yerde; darmadağınık olan 'Merkez Sağ' için bir arayışın sinyallerini de veriyor. Ayrıca, burada AK Parti'ye de bir ikaz var! Seçmen, AK Parti'ye diyor ki: Sana gösterilen bu teveccühün kıymetini bil! Milleti, bütün katmanlarıyla bütünüyle kucakla ve beklenilen 'Merkez Sağ' partisi ol. İdeolojik kalıplardan çık ve kitle partisi hüviyetine bürün! Hizmet yarışı şimdi başlıyor... Netice itibariyle millet, genel seçimlerde tek başına iktidara taşıdığı AK Parti'ye mahalli idarelerde de yetki vermekle ağır bir sorumluluk yüklemiştir. Artık AK Parti'nin her bakımdan eli güçlüdür; hiçbir bahanesi kalmamıştır. Nitekim seçim öncesi kendilerinin de ifade ettiği gibi, esas yarış; hizmet yarışı şimdi başlıyor! AK Parti'nin başarısı yalnızca CHP'nin kalelerini düşürmekle kalmadı; aynı zamanda Doğu ve Güney Doğu'da "etnisite"ye dayanan sol ağırlıklı kaleleri de düşürdü. Van, Siirt, Bingöl ve Ağrı'da da seçimi AK Parti kazandı.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.