Türkiye ile KKTC'nin onca iyi niyetli gayretlerine rağmen, Kıbrıs meselesinin çözümüne dair elle tutulur, bir ilerleme kaydedilmedi. Türk tarafının "olmazsa olmazları", sürekli olarak görmezlikten gelindi. KKTC Cumhurbaşkanı, tam bu aşamada 4'lü müzakerelere katılmayacağını açıkladı. Dikkat edilirse; siyasetin duayeni Sn. Denktaş, müzakerelerin başından beri açık ve şeffaf bir politika izliyor. Müzakerelerin her aşamasından Türk ve dünya kamouyunu haberdar ediyor. Kimileri Denktaş'ın bu tavrını tenkit ediyor ve Sn. Denktaş'ı acımasızca eleştiriyor. Bizim kanaatimize göre Sn. Denktaş doğru olanı yapıyor! Neticede bu plan, referanduma sunulacağına göre; halkın, oylayacağı planın muhtevasını bilmesi gerekmektedir. İşte, Cumhurbaşkanı Denktaş bu bilgilendirmeyi yapıyor. Havanda su döğmek Bilindiği üzere; Güney Rum Kesimi AB'ye üye olmanın rahatlığı içinde!. Onlar 1 Mayıs'ı "çantada keklik" görüyor. Bunun rahatlığı içinde de müzakerelerde ağırdan alıyorlar; özellikle Türk tarafının taleplerini kabule yanaşmıyorlar. Hal böyle olunca; Türk tarafı da Rum Kesimi'nin taleplerini kabule yanaşmıyor. Daha açık bir ifadeyle, şimdiye kadar olan müzakerelerde havanda su döğmekten ileri gidilemedi. Bu gidişle 24 Mart'ta Cenevre'de başlayacak 4'lü müzakerelerden de bir sonuç alınabileceği tahmin edilmiyor. İş, BM Genel Sekreteri Annan'ın plana son şeklini, kendi inisiyatifi ile vermesine kalıyor. İşte bu plan, taraflarca referanduma gidecek müzakereler esnasında iki taraf arasında yaşanan sinir harbi; tarafların eteklerindeki taşları dökmesine fırsat ve imkan vermediğine göre, planın muhtevası tamamen Genel Sekreter'in insafına kalmış oluyor. Şimdi merak edilen konu; Annan'ın bu planda Türk tarafının "olmazsa olmazlarını" dikkate alıp almayacağıdır. Sn. Denktaş, bu denli çıkış ve manevralarla, esas itibariyle Genel Sekreter'e mesaj veriyor! Denktaş'ın mesajı Denktaş bu mesajında; planın KKTC halkının referandumundan ve Türkiye Cumhuriyeti Parlamentosu'ndan geçebilmesi için gerekli özenin Türk tarafını tatmin edici şekilde gösterilmesini ikaz ve işaret ediyor! 4'lü müzakerelere katılmayarak; büyük ihtimalle bundan da sonuç çıkmaması halinde, kendi haklılığını bir kere daha ispatlamış ve bunu haykırmış olacak! Yani, Sn. Denktaş diyecektir ki; barışa engel ben değilim. Eğer öyle olsaydı; benim bulunmadığım; 4'lü müzakerelerin sonuç alması gerekirdi. İşte görüyorsunuz, bu müzakerelerin sonucunda da bir noktaya varılmamıştır. O halde; buyrun; ne benim, ne KKTC hükümetinin ve ne de Türkiye'nin tasvip etmediği bu metni referanduma sunalım ve halkımızı buna göre bilgilendirip yönlendirelim! Bazılarının iddia ettiği gibi, Kıbrıs gibi, Türk milletinin hayati bir meselesi, Sn. Denktaş'ın kişisel kaprislerine malzeme edebileceği bir konu değildir. Kıbrıs meselesi ile bütünleşmiş, 80'ine gelen bu tecrübeli Kurt'un bu denli atraksiyonlara ihtiyacı olmasa gerektir. Öyle ya; iddia edildiği üzere; Kıbrıs'ta barışı Denktaş önlüyorsa, onun olmadığı 4'lü müzakerelerle bu işi halledin bakalım!