Denktaş'a yakışmadı!

A -
A +

Kıbrıs meselesi, iç politikaya malzeme yapılarak çarpıtılıyor. Bu konuda yalnızca hükûmet sözünde durdu ve böylesine hayati bir konuyu seçim meydanlarına taşımadı. Bu yüzden olsa gerek; haksız ve ağır eleştirilerin hedef tahtası haline getirildi. Müzakerelerin, mahalli seçimlerin öncesinde gerçekleşmesi, bir kısım "sorumsuz" muhalefet partileri için bulunmaz bir fırsat oldu! Üç-beş oy uğruna; bu denli millî ve hayati bir konu dillerde pelesenk ediliyor ve; adeta "vur abalıya!" deniliyor. Halbuki herkes gibi, bu bir kısım "sorumsuz" muhalefet partileri de çok iyi biliyorlar ki, Türkiye'de hiçbir iktidar, Kıbrıs için "ver-kurtul"cu olamaz. Parlamentoda ne denli güçlü olursa olsun, hiçbir iktidarın böyle bir hakkı yoktur! Nitekim, AK Parti iktidarı da, Türkiye'nin milli politikaları muvacehesinde samimi olarak bir barış süreci başlattı. Başlatılan bu süreç, dünya kamuoyunda ma'kes bulmasına rağmen, içeride gereği gibi anlaşılamadı. Buna sebep; bir kısım muhalefet partilerinin konuyu bilerek saptırmaları ve iktidar partisinin de meseleyi gereği gibi anlatamamış olmasıdır. "Olmazsa olmaz"larımız belli... Oysa; Kıbrıs konusundaki 'Türk Tezi' gayet açıktır. Türkiye, dünya kamuoyu nezdindeki "uzlaşma istemiyor" yanlış kanaatini silmek için böyle bir süreç başlattı. Başlatılan bu süreçte, devletin ilgili birimleri ile ortak, millî bir çerçeve çizildi. Bu çerçevede; Türkiye'nin ve KKTC'nin "olmazsa olmaz"ları belirlendi. Bunlar, Güney Kıbrıs ve Yunanistan tarafından kabul edilmediği takdirde -ki, kabul edebilecekleri pek zannedilmiyor- dünya kamuoyuna; işte bakın, uzlaşma istemeyen taraf biz değiliz diyebilmek içindir. Ambargonun kaldırılması hedeflendi Uluslararası anlaşmalara aykırı olarak AB'ye üye yapılmak istenen Güney Kıbrıs Rum Kesimi ile Yunanistan'ın 'Türk Tezi'ni kabul etmeyeceği apaçık ortadadır! Çünkü; AB'ye davet edilen Güney Kesimi'nin böyle bir şeye ihtiyacı olmadığı bellidir. Türkiye, bu hamlesi ile, Rumların "hem kel, hem fodul" görüntülerine mani olmak istemektedir. Ayrıca; AB'nin haksız yere Güney Kıbrıs'ı üye yapmasını tartışılır hale getirmektir! Yani, Kıbrıs'ta çözümsüzlüğün sebebinin; Rumların uzlaşmaz tutumları yanında AB'nin Rumlara açtığı kucakta aranılması lazım geldiğini ilandır! Bununla; KKTC'ye bütün dünya ülkeleri tarafından uygulanmakta olan ambargonun kaldırılması hedeflenmiştir. Ama gelin görün ki; AK Parti iktidarının bu samimi ve millî politikalarını Sn. Denktaş bile anlayamamaktadır! Müzakereleri "boykot" etmesi başka nasıl izah edilebilir? Doğrusu bu tavır, Kıbrıs meselesiyle hemhal olmuş, onunla bütünleşmiş "Yaşlı Kurt"a yakışmadı. Başından beri; "masadan kaçan taraf olmamalıyız; olmayalım" diye yırtınmıyor muyuz? O halde? Hiç merak edilmesin; Türkiye, Kıbrıs'ı ve Kıbrıs Türkü'nü onlardan daha fazla düşünür. Nitekim Dışişleri Bakanı Abdullah Gül; Kıbrıs'ta varılacak anlaşmanın, iki tarafı da tatmin edici; kalıcı ve adil olmasını vurgulayarak, AB'ye seslendi ve "Brüksel'de anlaşmayı temel hukuk haline getirme sorununu çözün, yoksa boşuna uğraşmış oluruz" diyerek kaygılarını dile getirdi.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.