Ülkemizin yalnızca doğusu ve güneydoğusu değil, belirli merkezlerin dışında hemen hemen bütün yurdumuzun, seneler senesi nasıl ihmal edildiği apaçık ortadadır. Üstelik biz ülke olarak 2. Cihan Savaşı'na iştirak etmedik. Bu savaşa iştirak eden ve ülkeleri topyekun harabedilen ülkelere gıpta ile bakmaktayız. Bizi fersah fersah geçtiler. Bizim neden böyle geri kaldığımız, destanlık çapta bir hikayedir ki, bunu ne siz sorun, ne biz cevaplayalım! Geri kalmışlık; işsizlik ve fukaralık milletin canına tak edince, bu halden medet uman bir kısım karanlık mahfiller, özellikle doğu ve güneydoğuda yaşamakta olan Kürt vatandaşlarımız üzerinde zehirli propagandalar yaparak; asırlardır etle tırnak misali iç içe yaşadığımız bu kardeşlerimiz bizden koparılmak istendi. El an da bu meşum niyetlerinden vazgeçmiş değillerdir. AK Parti iktidarına nasip olmuştur Mesleğimiz icabı Anadolu'un en ücra köşelerini defaatla dolaştık. Doğu ve güneydoğu bölgelerimizden daha geri kalmış yöre ve bölgeler hiç de az değil. Hatta çoğu kez; doğu ve güneydoğu vilayetlerimize daha fazla devlet hizmetinin gittiğine şahit olmuşuzdur. Demokrasi tarihimizde; rahmetli Menderes'ten sonra ilk defa doğu ve güneydoğu bölgelerimiz dahil topyekun yurdumuz, AK Parti iktidarında ele alınarak kalkınma hamlesi yürütülmüştür. Yurdumuzun dört bir tarafındaki duble otoyollar ve Başbakan Tayyip Erdoğa'ın talımatıyla en ücra köylere kadar yol ve suyun ulaştırılması AK Parti iktidarına nasip olmuştur. Zehirli propagandaların tesirinde kalan doğu ve güneydoğu halkımız, seçimlerde çeşitli partileri denemesine rağmen neticede hiç birisinden gerekli hizmeti görememiştir. Yöre halkı, bu defa kendinden gösterilen mahut partiyi denemeye karar vermiş; bu partiler de rejim için bölücü ve tehlikeli görüldüğünden kapatılmıştır. Demokrasilerde siyasi parti kapatılma ile bir yere varılmıyor; a partisi kapatılıyor, yerine b partısi kuruluyor. Veya yerel seçimlerde olduğu gibi adaylar bağımsız seçiliyor. Doğu ve güneydoğu Anadolumuzun birçok şehrinde belediye başkanlıklarını üstelik yüzde 50'nin üzerinde oy oranları ile mahut adayların sürdürdüğünü hepimiz biliyoruz. Bu durum bir şans değil midir? Böylesi karmaşık ortamda bile ilk defa 2002 seçimlerinde AK Parti, bu bölgeden hiç de küçümsenmeyecek oranda oy alıp milletvekili çıkardı. Maalesef bu durumun kıymeti bilinmedi. AK Parti belirli çevrelerce, mütemadiyen suçlanmak istendi. Oysa AK Parti, kendisini merkezde ifade ederek asla din eksenli bir siyasi parti olmadıklarını sürekli vurguladı. Başbakan Tayyip Erdoğan'ın gerçekleştirmiş olduğu Van mitingini gördük. Oradaki maşeri kalabalık kimsenin dikkatinden kaçmamıştır. Şimdi sorarım size; Türkiyemizde kaç tane siyasi parti, bu yörelerimizde böylesine görkemli kalabalıkları toplayabilir? Bu durum, bir şans değil midir? O halde niçin değerlendirilmemektedir? Bu bölgelerimizin insanını daha başka, nasıl sistemin içine alabiliriz? AK Parti bunu başardı; tebrik edilmesi gerekmez mi? AK Parti aynı zamanda geri kalmışlıkla da mücadele veriyor ki; burada ilk defa bölge farkı gözetmiyor. AK Parti'nin bu girişimi her türlü takdirin üzerindedir. Başka türlü bu insanları nasıl kazanacağız ve sisteme entegre edebileceğiz? Eğri otursak da Sezar'ın hakkını vermek gerekir! En tehlikeli şey; -ki, gizli bir el bunu sürekli yapmaktadır- kazanılması mümkün olan insanları kitleler halinde sistemin dışına iterek onlarla mücadele etmektir! Bu durum, dış dünyaya çok çirkin gözükmekte ve artık kabak tadı vermektedir!