Isparta milletvekili Erkan Mumcu'nun istifası sıradan bir olay değildir. Bu istifa, ilkeli bir siyaset adamının, millete hizmet için çıktığı yolda hüsrana uğrayışının canhıraş misalidir! Erkan Mumcu, genç ve istikbal vadeden, idealist bir siyasetçi.. Merhum Turgut Özal'a ve onun kurtuluş reçetesi olarak vazettiği 'fikir ve ifade hürriyeti-inanç ve vicdan hürriyeti-teşebbüs hürriyeti'ne gönül vermiş; bu misyonu yaşatmak için siyasete atılmış, genç bir beyin Erkan Mumcu. Bunun için de, Özal'ın kurucusu olduğu ve onun misyonunu devam ettireceğini ileri süren ANAP kadrolarında siyasete girdi. Yeni ANAP'ta görüp yaşadıkları ile hayallerindeki ANAP çok farklıydı! Özal sonrası ANAP her girdiği seçimden kan kaybederek çıktı! 99 seçimlerinde kıl payı barajın üstünde kalabildi. Mumcu, bütün bunları daha öncesinden görmüş; gerekli uyarıları, her platformda çekinmeden dile getirmişti. Bundan dolayı da adı sivri dilliye çıkmıştı! Oysa, dile getirip haykırdığı konular gerçeğin ta kendisiydi. Kendisinden önce istifa eden Yaşar Okuyan; 'partide herkes yönetime karşı, ama kimse çıkıp da yüzlerine karşı bir şey söylemiyor!' diyerek, mevcut sıkıntıyı ve partideki kaynamayı dile getirmişti. Erkan Mumcu ile istifa öncesi görüşmüş ne kadar sıkıntılı ve denli zor bir kararın arifesinde bulunduğunu görmüştüm. Kendisi partide güçlü bir isimdi; son kongrede en çok oyu alarak yönetime seçilmişti. Ama mevcut yönetim anlayışıyla partide hizmet edebilmenin imkan ve ihtimali kalmadığını görerek bu görevinden istifa etmişti. Siyaset onun için asla bir meslek değil ancak, millete hizmette çok önemli bir araçtı. Bütün uğraşısı, kendisinin de ifade ettiği gibi; 'ANAP'ın gerçek bir siyasi parti gibi sosyal, toplumsal sürece odaklanmış bir siyaseti ortaya koyması' idi. Bunun için çırpınıp durdu; ancak derdini kimselere ve özellikle parti yönetimine ve genel başkana anlatamadı! 'Reel politik denen pozisyon, ilişki ve ittifak odaklı anlayış, maalesef partiyi de ülkeyi de bugünkü duruma getirdi!' diyerek dillendirdiği bu olumsuz tablo karşısında, ANAP'ta siyaset yapma imkanı kalmadığını görerek istifa etti. Siyasetin adam gibi adamları öğüttüğü bir atmosferde meydan yeri kimlere kalacak? İdealist insanlar siyaset yapabilme imkanını nerede ve nasıl bulabileceklerdir? Milletvekillerinin umutlarının tükendiği ve hizmet imkanı bulamadığı siyasi partilerimiz neyi temsil ediyorlar? Hangi misyonu ifa ediyorlar? Tek tesellimiz, bütün bunların milletin gözleri önünde cereyan etmesi ve önümüzdeki günlerde; bütün bu yapılanların muhasebesinin yapılacağı seçim sandığının milletin önüne konmasıdır. El mi yaman bey mi?; hep birlikte göreceğiz!