Kendimize benziyoruz

A -
A +

İnsanın veya herhangi bir şeyin kendisine benzemesinden daha tabii ne olabilir? Ancak; bizim kendimize benzeyişimizin dünyada pek emsali yok gibi! Bu karakuşi halin sebebi, kullanmakta olduğumuz emtianın ithal malı olmasıdır. Dışarıdan ithal ettiklerimizin kullanım kılavuzunu iyi okuyup, tam manasıyla anlayamamışız. Demokrasi, alternatifi bulunan hükümet etme şekli iken; biz, alternatifsiz hükümetle idareyi maharet ve demokrasi bilmişiz! Dolayısıyla bizim demokrasimiz, el yordamıyla ve deneme yanılma usulü ile gidiyor. Ne kadar ve ne şekilde gidebildiğini de, hep birlikte görerek yaşıyoruz. Siyasi partiler, demokrasinin vazgeçilmez unsurlarıdır. Bunlardan biri veya birkaçı iktidar olurken diğerleri muhalefette kalır. İktidarlar, demokrasinin erklerinden olan icrayı ifa ederler. Bu icra şekli, mutlaka, diğer bir erkin (Teşri-Meclis) denetiminde olmalıdır. Denetimsiz icra keyfi yönetim olur zira! Demokrasi, yargı erkiyle birlikte bu üçünün, birbirlerine karşı bir üstünlükleri olmadan; her birisi, Anayasa'dan aldıkları güçle, bağımsız ve bağlantısız hareket edebildiği ideal idare sistemidir. Demokrasinin balansı, her üç erkin birbirlerine tahakküm etmeden faaliyette bulunmalarıdır. Diğer bir deyişle bu balans ancak, bu üç erkin ahenkli çalışması ile sağlanabilir! Demokrasi, halkın kendi eliyle kendisini idaresi demek.. Bütün bunlar, yani demokratik kurum ve kuruluşlar, halkın mutluluğu ve refahı için vardır. Dolayısıyla halk, en büyük güçtür. Her kurum ve kuruluş gücünü halktan alır. Dünyada demokrasi böyle; yani millet için bir idare şekli iken, biz adına demokrasi dediğimiz sistemimizi bakınız nasıl kendimize benzetmişiz? Hükümeti her şeyin başı görerek, Meclis'i onun emrine vermişiz! Hatta daha da ileri giderek, hem hükümeti ve hem de Meclis'i bir veya birkaç siyasi parti liderinin emrine vermişiz! Bu gücü bile az gören hükümetler, yargıya da el atmış; kendilerini yargının amiri konumunda görmüşlerdir! Bütün bu yanlış anlama ve yanlış tatbiklerin temelinde, siyasi partileri; birbirlerini anlamayan, devamlı birbirlerini karalayan, hor gören bir tefrikacılık anlayışı yatar. Benim partim yapmışsa, benim liderim söylemişse doğru, diğerleri serapa yanlış idraksizliği!.. Bu anlayışla doğruyu bulabilmenin ve yapabilmenin imkan ve ihtimali var mıdır? Milletvekili; adı üstünde, milletin temsilcisi... Aday olmasından tutun, seçilmesine ve seçildikten sonraki hallerine bakın; liderinin kurşun askeri! Nerede kaldı bunun milletvekilliği? Milletinin dert ve taleplerini dile getireceğine, liderinin emrine amade!.. Millet bu halde, partileri bu halde, vekilleri bu halde, iktidarı ve muhalefeti bu halde iken demokrasiden bahsetmek mümkün mü? Mümkünse, ancak bize göre, bizim kriterlerimize göre mümkün! Dedik ya; biz, kendimize benziyoruz! Onun için değil mi, demokrasimiz iki de bir benzetiliyor!

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.