Ağız tadıyla bayramlar çok gerilerde kaldı. Çocukluğumuzda; meseleleri düşünüp gereği gibi değerlendiremediğimiz için bayram ederdik. O halde, günümüzde de ağız tadıyla bayram yalnızca çocukların hakkı... Dünyada bu kadar olumsuzluklar kan ve gözyaşları varken; analarını-babalarını kaybetmiş yavrular minicik avuçlarını açıp ekmek-su ve ilaç beklerken; gazetelerde resimlerini gördük: Her şeyini ve her kesini kaybetmiş kadın; verilen bir avuç pilavı, cennet kokulu başörtüsünden başka koyabilecek kabı yokken, hangi ağız tadıyla bayram yapılabilinir? Hani, insan yaşlanınca dünyaya karşı hırs ve tamahı daha fazla artar ya; dünyamız da yaşlanınca tüm insanlığın dünyaya karşı iştihası daha bir kabarıyor; âdeta doyumsuzlaşıyor. Tevekkül ne güzel bir sığınaktır. Yani Cenab-ı Hakk'a güven. Kul, gücü nispetinde sebeplere yapışacak, ancak; her şeyi Allahü tealadan bilecektir. Tedbir alınacak; takdir yerini bulacak ve o takdire gönül hoşnutluğu ile rıza gösterilecektir. Kişi için nefesler ve lokmalar sayılıdır; yani takdir edilmiştir. Âlemleri rızıklandıran Allahü tealanın göndereceği rızıktan asla ve asla endişe duymamalıdır. İnanan bir insanın, Rabbine, sana güvenmiyorum demesi olabilir mi? Söz olarak söylenemeyecek bu şeyi, tavır olarak da yapmamalıyız. Gözyaşı, merhamet ve sevgi, kulluğun olmazsa olmaz nişaneleridir. Bunlar ise, günümüz insanının en ziyade kaybettikleridir. Bunları kaybettiğimiz için mutlu olamıyoruz; bunları bulmadıkça da mutlu olabilmemiz imkânsızdır. Hazret-i Musa aleyhisselamın kavminden inançsız bir kişinin, her geçen zamanda malı ve evladı artıyordu. Bu durum Müslümanları çok üzüyordu. Sebebini sorduklarında; Musa aleyhisselam, durumu Cenab-ı Hakk'a arz etti. Allahü teala Peygamberine vahyetti ki; "Biz ona gerçekte kötülüklerin en büyüğünü verdik; ondan gözyaşı ve duayı kaldırdık!" Ağlayalım ve dua edelim sevgili okuyucularım. Bunları yapabildiğimiz için de ayrıca şükredelim. Hakiki bayramlara kavuşmak dileğimle; Ramazan-ı şerif bayramınız mübarek olsun!