Türkiye'nin başlatmış olduğu Kıbrıs barış süreci 4. Annan Planı ile tarafların (Kıbrıs Türk ve Rum Kesimlerinin) onayına sunulacak hale geldi. Her ne kadar Rumlar oyun bozanlık yapıp; uzlaşmazlık konusunda maskelerini düşürmüş olsalar bile; Türkiye'nin ve özellikle KKTC'nin kazanımları büyük oldu. Bir kere; her şeyden evvel Türkiye ve KKTC, dünya kamuoyu nezdinde şimdiye kadar bilinen ve değerlendirildiği şekliyle; uzlaşmaz değil, bilakis barışı ve çözümü zorlayan taraf oldu. Başbakan Tayyip Erdoğan'ın da altını çizerek ifade ettiği gibi; Türk tarafı her zaman kalıcı ve adil bir barıştan ve çözümden yana oldu. Devletin tüm ilgili kurumlarıyla "ortak bir akıl" geliştirildi; hükümet ve Dışişleri bürokrasisi bu "akılla" hareket etti. Bu "ortak aklın" ortaya koyduğu tezler; özellikle Türkiye ve KKTC'nin "olmazsa olmazları", sonuna kadar başarılı bir şekilde savunuldu. Türk tarafının ısrarlı tutumu Bunları maddeler halinde sıralarsak konu daha iyi anlaşılacaktır. -Kıbrıs'ta iki halk ve iki demokrasi olduğunun tescili, (şimdiye kadar dünya kuzeyi tanımıyordu!) -Türkiye'nin garantörlük hakkının devamı.. -Bütün Kıbrıs'ın (Kuzey ve Güney ile), AB müktesabatına dahil edilmesi -KKTC halkının siyasi eşitliğinin tanınıp güvence altına alınması -Ada'da yaşamakta olan anavatanlıların (Türkiye'den gidenlerin) haklarının korunması -Türk askerinin, Türkiye AB'ye girdikten sonra da Ada'da kalması Bütün bunlar, Türk tarafının ısrarlı tutumu neticesinde 4. Annan Planı'na konuldu. Bundan böyle iki taraf da yeni süreçle baş başa kalmıştır. Bu da, plan'ı halkların oyuna sunmaktır. Plan, bu haliyle Türkiye ve KKTC halkı tarafından olumlu karşılanacaktır. Geriye Rum tarafı ve onların ne diyeceği kalıyor, o da onların bileceği iştir! Türkiye, barış taarruzuyla KKTC'yi dünyaya tanıtmıştır. Bu durum BM'nin belgelerinde yer almıştır. Üstelik barış isteyen; uzlaşmacı taraf olarak tescil edilmiştir. Müzakereler süresince gözden kaçmayan husus; Kıbrıs'ta barışı istemeyen taraf Rum Kesimi ve onun "şahin" lideri Papadopulos'tur. Konu çözüme kavuşursa... Şimdi top, hem ondan ve hem de KKTC liderinden çıkmış olup, iki halkın önüne gelmiştir. Referandumla bu iki halk kendi müşterek geleceklerini belirleyecektir. Kıbrıs konusu AB'nin çıban başlarından birisidir. Bu konu çözüme kavuşursa AB de derinden, bir nefes alacak, birlik ve bütünlüğünü koruyarak yoluna devam edebilecektir. Ada'da çözüm, Türk-Yunan münasebetleri ve Türkiye'nin AB'ye üyeliği konusunda da hayati öneme haizdir. Biz burada, bu çetin müzakere sürecinde emeği geçen herkesi, başta Başbakan Tayyip Erdoğan'ı kutlamak isteriz. Başlattığı barış müzakerelerini, iyi niyetle ve ısrarla sürdürmüş; Türk Tezi'ni, plan'a koydurmayı temin etmiştir. Şimdiye kadar, cephelerde kazanıp masada kaybeden taraftık. Bizim hatırlayabildiğimiz kadarıyla; merhum Adnan Menderes'ten sonra uluslararası arenada ilk defa böylesine bir başarı elde ediyoruz.