Demokrasimizin en büyük eksikliklerinden biri, şüphesiz sağlıklı bir muhalefet partisine sahip olamayışımızdır. Sağlıklı derken; milletin özlem beklentilerine cevap verebilecek, iktidarlara alternatif olabilecek plan ve programlara sahip parti demek istiyoruz. CHP, Cumhuriyetle yaşıt ve hatta Cumhuriyeti kuran parti olarak övünüyor. Ama, çok partili hayata geçtiğimiz günden beri, tek başına iktidar yüzü görmeyen bu parti; başını elleri arasına koyup bir durum muhasebesi yapıyor mu acaba? Ben nerede hata yaptım ve yapmaya devam ediyorum ki, milletimiz bana iktidar yüzü göstermiyor, diyor mu? Seneler senesi milletin ensesinde boza pişirip, milletin değerleriyle alay eden ve ona tepeden bakan bu parti; demokrasicilik oyununda iktidarı hep milletin dışındaki sahalarda aradı. Çoğu kez buldu da. Bu durum onu milletten büsbütün uzaklaştırdı. Millet yerine bürokrasiye güveniyor; partisi iktidarda olamasa bile mahut bürokrasi eliyle gerçek iktidarını sürdürüyordu. Referandumla gerçekleştirilen son anayasa değişikliklerinden sonra, demokrasicilik oyunu, ister istemez bitmeye yüz tuttu. Hele 12 Haziran seçimlerinden sonra bir de demokratik anayasa hayata geçirilebilirse, bu oyun tamamiyle bitmiş olacak! Böylece bizim milletimiz de millet addedilip gerçek demokrasiyle idareye kavuşacak. CHP, 12 Haziran seçimleri için geç kalmış sayılmaz. Hazır eski genel başkanını değiştirmiş; yenisiyle yeni bir ruh ve anlayışla milletin önüne çıkarsa bu şansı yakalayabilir. Ama, yeni genel başkanın da eskisinden beter olduğunu görmek milletin ümitlerini büsbütün tüketiyor. Millet değişim beklerken, o, statükodan yana olduğunu ilan ediyor. Millet, kangren haline gelmiş sorunlarla bir an evvel yüzleşmek isterken, o, sorunları hâlâ görmezden geliyor. Sade suya tirit kabilinden; milletin gözlerini boyamaya matuf bir iki abartılı söylemin dışında; elle tutulur, gözle görülür, millete umut vaat edecek; ayağı yere basan bir tek proje bile görünürlerde yok! Bu kafayla mı iktidara alternatif olacaklar? Güldürmeyin insanı!