Erzincan , Ahh Erzincan!

A -
A +

Ortası bağlık, etrafı dağlık; güzeller güzeli, şirinler şirini, şanlı, gururlu ve de o kadar çileli Erzincan! Karadeniz, Doğu ve Orta Anadolu bölgelerinin kesişme noktasında, Munzur Dağ silsilesi ile çevrili, Fırat nehrinin Murat kolu havzasında, 40 kilometre boyu, 20 kilometre eni ile geniş bir ovada, düzlük arazide kurulu Erzincan. Zamanında şanlı sahabe Halit Bin Velid'in de şereflendirdiği Erzincan, Fatih Sultan Mehmet Han, Yavuz Sultan Selim Han ve Kanuni Sultan Süleyman Han'ın seferleri ile darlıktan varlığa, çileden huzura kavuşmuştu. 1918 yılının 13 Şubat'ında Türk Milis Kuvvetleri'nin müdahalesi ile 'düşman' çilesinden tamamen kurtulan Erzincan coğrafyasının ve tebaasının çok karmaşık yapısı ile sürekli gündemde kalmış, fakat bu karmaşaya sık ara yaşanan büyük depremler de ortak olduğu için tarihi eser ve bilgi fakirliği çekmiştir. Cumhuriyet döneminin en acı depremini 27 Aralık 1939 günü saat 01.57'de 7.9 şiddetindeki bir sarsıntı ile yaşamış ve 30 binden fazla insanını bu depremde kaybetmiş olan Erzincan en son 1992 yılında yaşanan depremle güzel dokusunu bir daha yitirmiştir. O günden sonra yeniden imar edilen Erzincan bugün ovanın kuzeyine çekilerek modern, sağlam ve muhteşem görüntüsüne kavuşmuştur. Türk siyasi tarihinde önemli şahsiyetler de yetiştiren Erzincan yakın tarihimizde ANAP'lı Yıldırım Akbulut'la TBMM'de 'Başbakanlık, Meclis Başkanlığı ve İçişleri Bakanlığı' düzeylerinde temsil edilmiştir. Şimdiki AK Parti iktidarında Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül, Sanayi ve Ticaret Bakanı Ali Coşkun, Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım gibi adil, gayretli, dürüst ve tecrübeli icraatları ile Erzincanlı'nın gururu olarak Türk milletine hizmet etmektedirler. Hemşehrileri üzüldü Süleyman Karaman da Erzincanlı bir bürokrattı. TCDD Genel Müdürlüğü'ne getirilen Karaman, 29 Ekim 1938'de Erzincan'a ulaşan demiryollarının taa Hicaz'a kadar uzayan yapısını yeniden imar etmek, demir rayların demir tekerlekle birleşmesinden meydana gelen coşkulu nağmeleri ülkenin bütün sathında dinletmek ve dumura uğramış, hantal, atıl kapasiteyi yeniden canlandırarak modern ulaşımda turizm ve ticaret için en önemli faktör olan demiryolunu uluslararası boyutta seri hizmet üretebilecek hale getirmek için kolları sıvamış ve projelerini derhal eyleme dönüştürmüştü. Ama ne yazık ki Karaman projelerini tamamlayamadı. Heyecanı, hevesi bilgileri kursağına takıldı. Ve temmuzda yaşanan kaza sorası tartışmalı isim haline getirilip (bence) gereksiz ve haksız bir şekilde görevinden azledildi. Erzincanlı Süleyman Karaman'ı benimsemiş, sevmiş ve umutlanmıştı. Karaman'ın Erzincanlı için de projeleri vardı. Orada makinist okulu açılacaktı. Bazı aksesuarların üretimi için sanayi yatırımı yapılacaktı. Türkiye'nin doğu ve güney komşularına yakınlığı ile buradan yapılacak üretimler komşu ülkelere ihraç edilecekti. Bu projeler belki yine devam edecek. Belki daha fazlası yapılacak. Bunu bilemiyoruz. Ama, bence, olayın taa başında siyasi manevra hatası yapılmıştır. Malum tren kazalarının ardından kamuoyunun bütün dikkatlerini üzerine çeken Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım ve TCDD Genel Müdürü Süleyman Karaman derhal istifa etmeli idi. Bu istifaları Başbakan Erdoğan geri çevirmeli ve hem bakanını hem de bürokratını medyanın saldırılarından kurtarmalı idi. Ama şu nokta belki yerinde olmuştur: Süleyman Karaman'ın, kaza ile ilgili rapor ve incelemelerin, savcılık soruşturmalarının tamamlanmamasından; dosyanın kapanmamasından 'önce' görevden alınması bu bürokratın yeniden görevlendirilebilmesinin önünü açmıştır. Karaman'ın görevden alınmasına sebep olan kazalarla ilgili bütün inceleme ve soruşturmaların tamamlanıp, yavaş trenin normal hızına çıkartılması ve kaza mahallindeki talimatların uluslararası standartlara ve alt yapıya uygunluğu tesbit edilip Karaman'ın olayda kusursuzluğu anlaşılırsa bu bir nevi 'aklama' olacak ve Karaman'ın önünü açacaktır. Umarız gelişmeler bu yönde olur.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.