Anadolu'da bayramın tadı

A -
A +
Anadolu denince İstanbul hariç diğer illeri anlıyoruz ya bazen,  büyükşehirler hariç diğer illeri.
Pek de öyle değil aslında.
 
"İşte Anadolu" diyebileceğimiz şehirlerin sayısı iki elin parmaklarını geçmez. Birçoğu da ilçedir bu şehirlerin.
 
İsim verip de kimseyi gücendirmeyelim fakat öyle herkes Anadolu olamaz.
Bunun için çok kriter sayabiliriz fakat ramazan ayı ve bayramlar tek başına en önemli kriterlerdir.
 
Meselâ, oruç tutmayanların gözle görülemeyecek kadar az olduğu veya göz önünde olmadığı şehre derim ben Anadolu diye, velev ki Erzurum gibi büyükşehir bile olsa.
Ne güzel ki Erzurum'un bu konuda haklı ve şerefli bir nâmı var.
 
Meselâ Tosya'dayım (Kastamonu'nun ilçesi) birkaç gündür. Her ne kadar çocukluğumun ramazanlarından uzak olsa da, Türkiye'nin çoğu şehrinden daha Anadolu'dur.
 
Çoğumuzun tahayyülünde Anadolu denince orta Anadolu anlaşılır zaten, Tosya da orta Anadolu'nun ortasında tam bir Anadolu şehri.
 
İftar saati yaklaştıkça eve yetişme telâşının tüm sokakları sarması, teravihten sonra çarşının "kadınsız" kalabalıklığı, mesâinin sahurda başlayıp öğlen bitmesi, mahalle fırınlarının (ekmek fırını değil) toprak kaplarda pişecek yemekler için her gün yakılması...
Yediden yetmişe herkesin ramazana göre hayatını ayarlaması...
Pide sırası bile farklı burada.
 
Fakat, meselâ, Selçuklu, Osmanlı tarihiyle donanmış Kastamonu için aynı şeyi söyleyemem. Çünkü Kastamonu'da üniversite var uzun yıllardır.
Ve üniversite gençliği Kastamonu'nun sosyokültürel toplumsal yapısını paramparça etmiş. Türkçe konuşacak olursak, Kastamonu'yu hissedilir derecede bozmuş.
 
Tosya'da iftara 20 dakika kala çarşıya inerseniz orucunuzu zehir edecek "çirkin manzara" görme ihtimaliniz yok gibidir. Ama Kastamonu sayısız tarihî ve manevî güzelliklerinin yanı sıra, geri dönülmez ve yakında Tosya'ya da bulaşacak bir hastalığın pençesinde.
 
Hâlbuki "Anadolu olma" konusunda Tosya Kastamonu'nun eline su bile dökemezdi normalde.
Ama şehirleri şehir, kültürleri kültür yapan yaşayan insanlarmış meğer, yâhut insanların yaşayışı imiş.
Bunu anladım.
 
Yine de buralarda ramazanın da bayramın da tadı bir başka. Hatta buraların normal zamanları büyükşehirlerin bayram zamanı gibi.
 
İşte bu yüzden her iki bayram tatili de her sene 9 gün olmalı bence, öyle denk gelmese bile. Bu sayede ancak insanlar gerçek ramazan ve bayram havasını teneffüs etme şansı buluyor.
 
Bu vesileyle cümle Müslüman kardeşlerimize hayırlı bayramlar dileriz efendim. Allahü teâlâ şer ittifakına fırsat vermesin, milletçe ağzımızın tadı bozulmasın inşallah.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.