Acaba tahmin ettiği kimse miydi? -154-

A -
A +

Yusuf, yağını bir havlu ile güzelce silip giyindi ve ağanın oturduğu çadıra doğru yola koyuldu. Yusuf, yaşadıklarına inanamıyordu, Kırkpınar'ın birinci gününde büyükortada birinci olmuştu. Sanki Kosova'da Murad Hüdâvendigar ile birlikte zafer kazanmış gibiydi. Ağa, Yusuf'u güleryüzle karşıladı: -Tebrik ederim Yusuf pelvan. Fazla zorlanmadan büyükortayı kurtardın? Bak, uu efendi seninle tanışmak istiyor. Ağa, yanında oturan, çok iri yapılı, asık yüzlü, esmer, kel bir adama döndü: -İşte büyük ortayı kurtaran Şumnulu Yusuf, bu pelvan. Kel adam, büyük bir dikkatle, alıcı gözle Yusuf'a bakıyordu: -Afferin pelvan. Beğendim güleşini. Beni tanıdın mı? Yusuf, heyecanlandı, acaba tahmin ettiği kimse miydi? Ağanın kendisine ne kadar çok hürmetle davrandığına bakılırsa o olmalıydı. Görünüşü tariflere uyuyordu. Yusuf, hemen kel adamın elini öptü: -Siz efsanevi pelvan, Sultan Abdülaziz Han'ın başpelvanı, bugüne kada bileği bükülmeyen, dünyada tek olan Aliço Pelvan olmalısınız. Yusuf'un söyledikleri gülmez kişiyi gülümsetmişti: -Breh breh, biz neymişiz de haberimiz yokmuş. Benim kim olduğumu bildin. Sen kimlerdesin, ustan kimdir? Hele şüle otur da bizi süle. Yusuf, hakkında destanlar düzülen, güreşleri, acı kuvveti, padişahın huzurunda dahi hak bildiğini çekinmeden söylediği, kızınca vücudunun kıllarının dikilip gömleğinden çıktığı masal anlatılır gibi Deliorman'da anlatılan Aliço'yla tanışmanın heyecanındaydı: -Müsaade ederseniz ayakta durayım. Sizin huzurunuzda ayakta durmak bizim için en büyük şeref. Şumnuluyum. İsmeyil Pelvanın çırağıyım. İsmeyil Pehlivan ismi Aliço'nun dikkatini çekmişti: -Hangi İsmeyil. Nasçıköylü İsmail mi, yoksa, Nasuhçulu köylü Kel İsmail mi? Yusuf, Aliço da kel olduğu için Kel İsmail diyemedi: -Nasuhçulu İsmeyil Pehlivan'ın çırağıyım. Aliço güldü: -Te be niçin Kel İsmeyil demezsin, ben de kel olduğum için mi? A be ben, kelliğimle iftihar ederim. Herkes beni Kel Aliço diye bilir. Terbiyen çok hoşuma gitti. Bizim Kel İsmail senin ustan ha? O ne keldir o. Ustanı iyi tanırım. Çok zorlu güleşlerimiz olmuştur, bana meydanların dar getiren bir kaç pelvandan biridir. Çok değerli bir pehlivandır. Ustan nerede, gelmedi mi? Yusuf, boynunu büktü, kaçınçı defadır kendisine ustası soruluyordu, ustasız, rehbersiz, sahipsiz olmak ne kadar zormuş: -Ustam, 5 yıl önce Moskof Harbi'nden hemen önce Türkiye'ye göç etmişti. Bir daha kendisinden haber alamadım. Yusuf'un ustası hakkında söyledikleri Aliço'yu etkilemişti: -Vay kel adaşım vay. Öldüyse Allah gani gani rahmet eylesin. Sağsa, keşke nerde olduğunu bilsek de yardım edebilsek. Yeri doldurulamıyacak insanlardandır. Aliço, şöyle bir kuvvetlice Yusuf'un sırtına vurdu, Yusuf, ciğerleri dökülüyor zannetti. Aliço, Yusuf'u domdom kurşunu yemiş gibi sarsan bir sual sordu: -Bana çırak olmak ister misin? Yusuf adamakakıllı şaşırmıştı: -Ben mi? Size mi? Benim için en büyük şeref. Ancak... > Devamı var

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.