Pes diyen, iki acı kuvvet arasında kalan Deli İsmail Pehlivan'ın kıspeti olmuştu. Kıspet, Yusuf ve İsmail Pehlivan arasındaki korkunç kuvvet kavgasına dayanamamış ve ta kasığa kadar yırtılmıştı. Bunun üzerine İsmail Pehlivan hemen boyunduruğu boşaltmıştı, çünkü, kıspeti yırtılan pehlivan yenik sayılırdı. Yusuf da doğrulup galibiyet temennasını, selamını çakıp çakmamakta tereddüt eti. 50 yaşındaki bir efsaneyi kıspetinin yırtılması sebebiyle yenmiş sayılmayı mertliğe yakıştıramadı ve galibiyet temannasını çakmadı. Seyirciler önünde kıspetinin yırtılması, avret yerlerinin gözükmesi sebebiyle büyük bir üzüntü içindeki Deli İsmail Pehlivan'ın elini öptü. İsmail Pehlivan da, "Te be oolum Yusuf... Sen, epten de zorlu pelvan olmuşsun ba... Aliço ve Pomaklaa sıkı dursun bre!.." diyerek Yusuf'un alnından öptü. Başta, Çavuş Ana, Yusuf'un baba, anne, kardeşleri ve hocası Dursun Pehlivan olmak üzere bütün Karalar Köyü ağlıyordu. Karalar Köylüleri, daha ne isterlerdi ki?... Köylerinden Deli İsmail Pehlivan'ı, Deli Hafız'ı yenen bir pehlivan çıkmıştı. Hemen meydana fırladılar, Yusuf'un çevresini aldılar. İhtiyar aslan Deli İsmail Pehlivan ise boynunu bükmüş, bir eliyle yırtılan kıspetten gözüken baldırlarını kapatmağa çalışarak çok üzgün bir vaziyette eşyalarını bıraktığı köşeye gidiyordu. Onda nasıl bir güç kuvvet vardı ki, elli yaşında olduğu halde Yusuf gibi 18 yaşındaki bir delikanlıyla 2 saate yakın boğuşmuş yine bana mısın dememişti. Herkes, Yusuf'la meşgul olduğu için hiç kimse, giyinen İsmail Pehlivan'ın talikaya binip gitmek üzere olduğunu farketmemişti. Yusuf'un galibiyet coşkusundan kurtulan Çavuş Ana, İsmail Pehlivan'a baktı, onu göremeyince araştırdı ve hareket etmek üzere bulunan talikayı gördü. Hemen oğlu, İsmail Ağa'ya seslendi: "-Ahh bre oğlum!.. Biz n'aptık?... Yusuf'un sevincinden İsmeyil Pelvanı epten unuttuk. En fazla teselliye muhtaç zamanında onu yannız bıraktık. Davran bre! İsmeyil Pelvanı yakala, bu akşam misafirimizdir..." İsmail Ağa, hemen koştu. Hareket eden talikayı durdurdu ve uzun konuşmadan sonra, İsmail Pehlivan'ı ikna etmeğe muvaffak oldu ve talikadan indirdi. Birlikte köye doğru yürüdüler. Giyinen Yusuf, etrafını çeviren köylülerinden binbir zorlukla kurtularak sıcak bir banyo almak üzere hemen eve gitmişti. Yusuf, oldum olası kalabalık içinde bulunmaktan ve kendisinin övülmesinden hoşlanmaz, yaptığı güreşleri, özellikle de galip geldiklerini katiyen anlatmazdı, çok ısrar edenlere birer kelimelik cevap verirdi, ısrar devam ederse oradan kalkıp giderdi. Karalar Köylüleri hâlâ rüyada gibiydi, bir türlü Yusuf'un kıspeti ta kasıklara kadar yırttığına inanamıyorlardı: -Te be nası başardı bu işi?... Yoksam İsmeyil Pelvan'ın kispeti çürümüş müydü?... "-Hadi be susak ağızlı?... Ne çürümesi?... Yusuf'un acı kuvvetine dayanamadı... Sen, Yusuf'un çamur ve balmamu ile yaptıı pençeleri kuvvetlendirme idmanını bilmiyor musun?... Yusuf, güreşe başladıı ilk günden itibaren, özel bir çamurla her gün parmaklaanı kuvvetlendirme idmanı yapıyor, gezerken de avuçlarında devamlı balmumu yoğuruyor, bu idmanlaa sayesinde pençeleri ve parmakları tam çelik gibi oldu..." DEVAMI VAR