Adalı çift daldı

A -
A +

Pehlivanlar, başlı başına bir destan olan peşreve başladılar... Türk oğlunun Türkistan'dan Avrupa'ya akışını, vatan tutuş destanını canlandıran peşrev esnasında, elini, "Ben ustalıkta senin ayağının tozu olamam" manasında, rakiplerinin paçasına dokundurup alınlarına götürdükten, "Gücünle kuvvetinle mağrur olma. Güç, mesuliyet demektir. Topraktan geldin, toprak olacaksın" hatırlatması yapan toprağı öptükten, birbirleriyle helalleştikten sonra ense enseye gelip güreşe soyundular... başka düşünceleri bıraktılar, herşeyleri güreş oldu. Adalı Halil, Kara Ahmet'i hiçe sayıyordu. Bu görüşünde de haklıydı. Kara Ahmet'in baştaki ilk ciddi güreşiydi. İki Tulçalı Hasan ile güreşmişti ama bu bir ölçü değildi. Tulçalı, başpehlivanlar arasında üçüncü sınıf kabul ediliyordu. Ahmet'in başpehlivanlıktaki derecesi, bugün Adalı Halil ile yapacağı güreşte belli olacaktı. Kara Ahmet, tabii ki ustası Hergeleci İbrahim ile kıyas edildiğinde, Adalı'nın karşısında hafif kalıyordu. Fakat, Kara Ahmet'te ustasında bulunmayan bazı hususiyetler vardı. Sert güreşmeyi seviyordu. Sertliğe aynen mukabele ediyor, yumruğa yumrukla karşılık veriyordu. Çok kuvvetli nefesi vardı. Elense bağlayıp güreş başlar başlamaz, Adalı Halil, tıpkı ustası Aliço gibi, sağlı sollu elenselerle bora gibi esmeğe başladı. Başladı ama şaşırdı. Kara Ahmet de kendisine aynı şekilde karşılık veriyordu. Elenseleri de hiç yenilir, yutulur gibi değildi. Adalı, Kara Ahmet ile ustası Hergeleci'nin güreş tarzlarının çok farklı olduğunu anladı. Kara Ahmet'in aynı şekilde Adalı'ya karşılık vermesiyle güreş kızıştı. Daha doğrusu güreş olmaktan çıktı, elense-tırpan savaşına döndü. Büyük bir dikkatle güreşi takip eden Kavalalı Mümin pehlivan, Hergeleci İbrahim'e takıldı: -Te be İbram. Bu senin çırak zorlu çıktı. Baksana Adalı ile başa baş dişe diş güleş çıkarır. Hergeleci İbrahim güldü: -Buna güleş denirse. Ahmet, kavgacı bir mizaca sahip. Sert güleşi sever. Adalı'nın anladığı dilden güleşir. Sertliğe sertlikle karşılık verir. Bütün uğraşmama rağmen onu bu huyundan vazgeçiremedim. Güreşin iyice kızışması Selanik ve yöresinden gelen güreşseverleri coşturdu: -Vur Adalı. Ez onu. -Ustasıdan sonra çırağına da bildir haddini. Kara Ahmet'in taraftarı Adalı'dan daha çok gibiydi. Kara Ahmet'in, ezilmeden Adalı'ya karşı koyması onları çılgına çevirdi: -Afferin Ahmet. Gösterdin tam bir başpelvan olduğunu. -Aynen karşılık ver korkma. -Görsün Adalı sert güreşmek neymiş... Adalı Halil, Kara Ahmet dayındıkça ve kendisine aynı sertlikle karşılık verdikçe sinirleniyor... "Dünkü çocuk, bana karşı koyar. Ben bunun ustasını iyice benzetmişim. Çırağı mı karşımda duracak" diyerek kendi kendini yiyordu. Fakat, Ahmet'e ayakta bir şey yapamıyordu. Ahmet, başa baş, dişe diş bir mücadele çıkarıyordu. Ahmet'e, ayakta bir şey yapamayacağını anlayan Adalı Halil, taktik değiştirdi. Ahmet'e çift daldı. Ahmet'in paçalarını ele geçirdi. Herkes, Ahmet gitti diye düşünüyordu. > DEVAMI VAR

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.