Başpehlivanlıkta iddialı olanlar, genelde yalnızca üçüncü gün güreşirlerdi ki, böylelikle illk iki günkü ödülleri diğer pehlivanlar alabilsinler, üç beş kuruş kazansınlar. Yusuf, bir önceki yılın başpehlivan birincisi olarak ilk iki gün güreşmemişti. Üçüncü günü yapılan güreşlerde, Yusuf ve Aliço'nun çırağı Adalı Halil sona kaldılar. Yusuf, geçen sene ustasıyla birincilik için güreşmişti bu sene de çırağıyla güreşecekti. Cazgırın, "Başpehlivanlar, son güleş için hazırlansınlar" sözüyle Yusuf, kazan başına yürüdü. Adalı Halil, daha önce kazan başına gelmişti, selam verdi, Adalı selamını ağız ucuyla aldı: -Te be Yusuf, ustamın intikamını senden alacağım. Yusuf, afalladı: -A be Halil sen neden bahsedersin, ne intikamı? Güleşte büle şey olur mu hiç. Koca usta Aliço ile son derece mert bir şekilde güleş yaptık. Ben ustana pes ettim, ama o güleşi bana bıraktı. O güleş Kırkpınar ermeydanında son yıllarda yapılan en merdane, kıran kırana güleşti. Bu sözleri sana yakıştıramadım. Adalı Halil bildiğinden şaşmıyordu: -Seninle sahada görüşçez. Bakalım mertçe güleş nasıl olurmuş. Yusuf da kızdı: -Meydan burda, görüşürüz bakalım. Adalı cevap vermedi, kızgın bir şekilde yağlanmağa devam etti. Yusuf, Adalı Halil'in intikamdan bahsetmesine bir türlü anlam veremedi. Yağlı güreşte, alperenler yadigarında intikam almaktan nasıl bahsederdi, hepsi aynı yolun yolcusu kardeşler değiller miydi? Yusuf, Adalının hem sözlerine hem de görünüşüne şaşırmıştı. Adalı bir sene içinde ne kadar da değişmişti. Kilosu, boyu posu Yusuf'a yetişmişti. Kara yağız haliyle tam bir başpehlivan olmuştu. Yusuf, içinde maşallah çekti. Görenler, Adalı'yı 19 yaşında demezdi, her haliyle 23, 24 yaşında gösteriyordu. Her iki pehlivanın ağırlı 110 kilo, boyları da 185 civarındaydı. Cazgırın, başpehlivanlar ortaya seslenmesiyle, yürüdüler, cazgırın önünde kıbleye karşı, durup el bağladılar. Bembeyaz vücutlu Yusufla, esmer Adalı yanyana durunca ilginç bir görüntü oluşmuştu. İkisini yanyana görünce seyirciler coştu: -Maşallah deyin bu aslanlara ba! -Hadi Adalı Halil. Aliço'nun çırağı. Göster bakalım, Aliço'nın çırağı nasıl olurmuş. -Te be Koca Yusuf, Deliorman aslanı, hadi görelim seni. Koca Yusuf, ismini duyan Yusuf, sesin geldiği yere baktı, bağıran ta Edirne'den duyulan sesiyle Filiz Nurullahtı. Filize, kendisine Koca Yusuf diye seslenmesi sebebiyle kızdı. Ama yapacak bir şey yoktu. Seyirci Koca lakabını tutmuştu, ortalık, "Koca Yusuf, Koca Yusuf" sesleriyle inlemeğe başladı. Koca Yusuf tezahuratı Adalı taraftarlarını kızdırdı, "Koca mı Hoca mı bakalım görcez.", "Ne kocası olsa olsa sucu olur" şeklinde laf attıktan sonra, "Sucu Yusuf, Sucu Yusuf" diye bağırmağa başladılar. Ortalık bir anda karıştı. Yusuf'a sucu demelerine dayanamayan Filiz Nurullah, Adalı taraftarlarının üzerine yürüdü, zaptiyeler araya girdiler ve her iki tarafı da susturdular. Cazgız Sadık Hoca, güzel bir dua okuyarak pehlivanları, Kosova Meydanında cenge salıyor gibi Allah Allah sesleri ve salavatlarla meydana saldı. > Devamı var