Filiz Nurullah, Ahmet'in yanına geldi, elmanın ışıdığını iyice öğrendikten sonra, Ahmet'in aklını karıştıran suali sordu: -Ahmet! Elmanın ışımasına ben de çok sevindim ama... Bu kız aradığın olmayabilir. Ahmet, şaşırdı: -Ama, elma ışıldadı. Filiz bilgiç bilgiç gülümsedi: -Te be Ahmedim. Şüle çevrene baksana. Bir sürü güzel var. Hepsi de kırk adım içinde. Ya bunlardan biri için ışıldadıysa. Ahmet, panikledi, çevresine baktı. Kırk adımlık mesafede onlarca Fransız bayan vardı. Son çareye başvurdu: -Ama beni rüyasında kendisine elma verirken görmüş. Filiz güldü: -Te be Ahmet, seni gören bütün kızlar, rüyalarında aynı şeyi görür... Bunda şaşılacak ne var. Filiz Nurullah'ın söyledikleri bir anda Ahmet'in bütün sevincini aldı götürdü. Filiz haklıydı. Benoit ve babası, şaşkınlıkla Ahmet ile Filiz arasındaki anlamadıkları konuşmayı dinliyorlardı. Filiz, Ahmet'in üzüldüğünü görünce, onu neşelendirmek için takıldı: -A be Ahmet. Selanik limanında gemilerin batmış gibi ne üzülürsün? Bir çaresini buluruz. Filiz'in sözleri, Ahmet'i, bir yerine iğne batmış gibi sıçrattı: -Filiz ağam. Sen, Selanik mi dedim. -Evet, Selanik dedim. Ahmet, tekrar heyecanına kavuşmuştu: -Filiz ağam. Acele Pierri'yi bulmalıyız. Filiz, hemen, trenden eşyaları indirmekle meşgul Pierri'yi buldu. Ahmet, Pierri'yi, Benoit'in yanına getirdi. Benoit'i gören Pierri, üç sene önceki otel hadisesini hatırladı ve Ahmet'in kendisine bir şey yapmasından korktu. "Bu Türklerin ne zaman ne yapacağı belli olmaz" düşüncesiyle iyice huzursuz oldu. Ahmet, Pierri'yi omuzlarından tuttu: -Bak Pierri, söylediklerimi kelimesi kelimesine bayan Benoit'e tercüme edeceksin. Anlaşıldı mı? Pierri, korkuyla cevap verdi: -Tamam Ahmet, sen merak etme: -Benoit'e sor bakalım üç sene önce gemiyle Selanik'e gelmiş mi? Pierri, Benoit'e tercüme etti. Benoit, Ahmet'in sualiyle şaşkına dönmüştü ama "Evet" cevabını hemen verdi. Benoit'in sözleri Ahmet'in heyecanını fazlalaştırdı. İkinci suali sordu: -Selanik seyahatinde Benoit ile birlikte olan bayanlardan şu anda burada olan var mı? Ahmet'in sualiyle iyice meraklanan Pierri, kendisine söyleneni tercüme edince, Benoit'in gözleri faltaşı gibi açıldı. "Karamel, bu suallerle ne yapmak istiyor?" sorusu, beynini burgu gibi delmesine, gönlünü mengene içine almasına rağmen kendisinden isteneni yaptı. Benoit'in babası da yaşananlardan bir şey anlamamıştı, merakla bir olanlara bir de kızına bakıyordu. Benoit, çevresine, istasyondakilere dikkatlice baktı. Ahmet'in öldüresi merak içinde beklediği cevap geldi. Benoit, "Hayır yok" dedi. Benoit'in cevabını duyan Ahmet, bütün zorlamasına rağmen, ayakta duramadı. Filiz Nurullah'a dayandı. Ahmet, Rum Pierri'den sözlerinin Benoit, babası ve gazetecilere aynen tercüme edilmesini istedi. Ve şunları söyledi: -Başta bayan Benoit ve babasına, buraya bizi karşılamağa gelen herkese çok çok teşekkür ederim. Yolculukta rahatsızlandım. Daha fazla konuşacak halim yok. Güreşlerle ilgili ayrıca basın toplantısı yapacağım. Ne olur kimse kusura bakmasın. > DEVAMI VAR