Kara Ahmet, istediği oyunu, çift kleyi çok kolaylıkla aldı. Pytlasinski, fazla karşı koymağa çalışmamıştı. Ahmet, rakibini çevirmek için yüklendi. Yüklenmesiyle birlikte ortalık karıştı. Seyirciler gözlerine inanamıyordu. Ahmet, sırtüstü mindere yapışmıştı. Rus güreşçisi de Ahmet'in kollarını koltuk altına sıkıştırmış yarı sırtüstü vaziyetinde Ahmet üzerinde duruyordu. Hakemin düdüğünü çalmasıyla birlikte, Rus güreşçisi doğruldu. Galibiyet selamını verdi. Ahmet, ise olduğu yere oturmuş şaşkın şaşkın bakıyordu. Başına gelenlere inanamamış gibiydi. Ne olmuştu da, Ahmet, kle oyununu almış, rakibini çevirmeğe başlamışken birden bire yenilmişti. Ne olacak... Ahmet, kle oyunu alırken, bir güreşçinin göstermesi gereken dikkati göstermemiş, yalnızca yenmeği düşünmüş, karşı oyunla rakibinin kendini kolaylıkla yenebileceğini unutmuş, kle oyununu almağa çalışırken, Rus güreşçinin hiç zorluk çıkarmaması bile dikkatini çekmemişti. Hırsı, kızgınlığı aklını örtmüştü. Kollarını rakibinin koltuk altına soktuğu anda, Rus güreşçi, Ahmet'in kollarından birisini biraz daha yukardan koltuk altına sıkıştırmış, diğerini de koluyla sıkıca kavramış ve böylelikle bravle oyununu almıştı. Kendi ekseni etrafında dönünce olanlar olmuş... Bu oyundan tek kurtuluş yolu olan köprü oyununu da Ahmet, pehlivanlığına yedirip, küçüklük görüp öğrenmediği için yenilmişti. Güreş, yalnızca yedi dakika dört saniye sürmüştü. Bu beklenmedik galibiyet, Rus güreşçiyi de şaşırtmıştı. Yüzü sapsarı kesilmişti. Yendiğine inanamıyordu. Galibiyeti ilan edince, çocuklar gibi yerinde zıplamağa başladı. Hakemin işareti üzerine şaşkınlıktan donup kalmış Ahmet'in yanına gitti. Tokalaşmak için elini uzattı. Ahmet, hayatından hiç yapmadığı bir şeyi yaptı, uzatılan eli sıkmadı. Rus, dönüp gitti. Ahmet, yaptığı hatayı anladı, arkasından seslenmek istedi, sesi çıkmadı. Rus'a sırt üstü mağlubiyetinin ardından nefsine bütün hücreleriyle mağlubiyeti, Ahmet'in çelik gibi sinirleri bile kaldıramadı. Ve... Ahmet, ağladı... 23 sene... ana-babasının şehit oluşunun ardından Osman Paşa'nın göğsünde ağlamasından bu kadar yıl sonra... Ahmet'i daha önce ağlayarak görmeyen Filiz Nurullah koştu... teselli için... Ahmet tek bir kelime konuşmadı... Yürüdü soyunma odasına... Yürüdü iç dünyasıyla hesaplaşmağa... Pytlasinski, seyircileri selamladı. Büyük bir coşkuyla alkışlandı, hem de dakikalarca. Alkışlar galibeydi, vay mağlup olanlara... 18 Ocak tarihli Velo gazetesinde, Pytlasinski'nin beyanatı yayınlandı: "Ahmet, cesur bir güreşçi. Harikulâde kas kudreti var. Sarması korkunç. Sıktığı zaman insanın kaburgaları çatırdıyor. Tahmin ettiğimden daha iyi güreşiyor. Ancak, taktik inceliklerinden fazla anladığını zannetmiyorum. Onu, kuvvetle değil, taktikle yendim, güç kullanılarak yenilmez. Kendisine hazırladığım oyunu fark etmedi. Kendi kazdığı kuyaya kendi düştü. Onu, yenebilmek için benim yaptığım gibi şaşırtıcı ve ani yenici oyunlar uygulamak şart." 18 Ocak günü, Ahmet, kimseyle konuşmadı. Nerede nasıl hata yaptığını düşündü. Buldu da. > DEVAMI VAR