Kumandan Mirliva Ahmed Hıfzı Paşa, yağmur gibi yağan top mermisiyle yaralandı ve ona vekalet eden Kaymakam Hüsnü Bey de aynı akıbete uğradı. Her iki komutan acil bir şekilde sahra hastanesine götürüldü. İşte bu arada, komutan ve vekilinin aynı anda yaralanmasıyla komuta kademesinde çok kısa bir kopukluk oldu, bu kopuklukta Rus askerinin ilerlemesine yetti. Kara Ahmet ile burada bulunan Çerkes Müsellim, "Ahmedim, yiğidim, ben Osman Paşa'ya koşuyorum. Beklenmeyen yeni bir durum olursa, şu atı topukladığın gibi Osman Paşa'ya koş." diyerek kuş gibi uçtu. Ahmet, siper gerisinde, top seslerine alışık bulunmasına rağmen, iyice huysuzlanan atı muhafazada güçlük çekerek kendisine verilecek haberi beklemeğe başladı. Ordu ile siviller arasında haberleşme için düşünülen küçük Ahmet, bir anda savaşın göbeğinde bulmuştu kendini. Hayrettir,kırk yıllık haberci gibi hiç telaş etmiyor, kendisine verilecek görevi bekliyordu. Her iki kumandanı da yaralanmış sağ kanatta, kumanda işleri tehlikeye düştü... Askerler, piyade siperi gibi korunma yerleri hazırlamaya vakit bulamadan açık bir tepe üzerinde savaşı kabul etmek zorunda kalmıştı... Düşman üstün gelmiş, sağ kanadının tabyalarını ele geçirmişti, orada tek bir asker ayakta kalmadıktan, hepsi şehit olduktan sonra. Öte yandan Osman Paşa'nın yardıma gönderdiği taburlar da hayatta kalan ve geri çekilmeye başlayan bir avuç yaralı askerleri görünce, oldukları yerde kaldılar ve Ruslar, savaş hattını ele geçirdiler. Kumanda kendisine kalan binbaşı, son nefesindeAhmed'e, "Evladım, hemen atını sür, her ne pahasına olursan Osman Paşa'ya ulaş. Durumu kendisin bildir." dedi. Kara Ahmet, gittikçe huysuzlaşan doru ata, bir siper yıkıntısından yararlanarak bindikten sonra, yayından fırlayan ok gibi fırladı. Ancak fırlayan yalnızca Kara Ahmet değildi. Bir atın dolu dizgin Türk siperlerine doğru gittiğini gören Rus askerleri tetiğe bastılar. Rus kurşunları Ahmedin doru atıyla yanyana yarış ettiler. Kahbe bir Rus kurşunu, geldi, Ahmedi buldu, sol omuzundan vurdu. Ahmet, sarsıldı, ama düşmedi. Atını bütün hızıyla sürmeğe devam etti. Osman Paşa'nın karargahına, huzuruna vardığında, son sözü, Paşam, Hıfzı Paşa'nın tabyası düştü, oldu ve atından düştü. Sonrası Ahmet için yeni bir dünyaydı. Osman Paşa'nın yanındaki Çerkes Müsellim yetişti, Ahmedi, kolları arasına aldı, atına atladığı gibi, hastaneye doğru uçtu. Kara Ahmet'ten Osmanlı Ordusu'nun sağ kanadı hakkındaki son bilgeleri alan Osman Paşa, hemen Çerkeslerden kurulu atlı seçme birliklerine hareket emrini verdi. Kendi de kır atını topuklayarak şimşek olup, düşmanın bozduğu sağ kanada çaktı. Bu arada, Osmanlı topçusu Osman Paşa'nın emriyle bütün ağırlığı Rusların ele geçirdiği sağ kanada verdi. Osman Paşa ve beraberindeki Çerkez süvariler, yıldırım gibi düşman saflarına düştüler, düştükleri yerde hayat ile ölüm kucak kucağa geldi. Hayat, ölüme yenik düştü. Osman Paşa'yı, beyaz atı üzerinde, en ön safta, gökten gelen bir melek gibi gören, Osmanlı askerine gayret geldi. Ölmek üzere olanlar bile ayağa kalktı. Semadan inmişçesine düşman üzerine uçan Osman Paşa'yı ve Çerkes süvarilerini gören Rus askerleri tam manasıyla dehşete düştü. > DEVAMI VAR