Meşhur Amasya elmasının rengini öğrenebilmek için Amasya'ya gitmek yetmez. Amasya'nın Suluova ilçesine hem yolunuz hem de gönlünüz düşmeli. 3-4 Aralık tarihlerinde yapılan Avrupa Şampiyon Kulüpler Serbest Güreş Şampiyonası'nda yaşadıklarımız, hem güzelliklere kavuşmada hem de güzelliklerden uzaklaşmada Türk'ün Türk'ten başka rakibi olmadığını gösterdi. Suluova'da, Türkiye, Bulgaristan, Beyaz Rusya ve Makedonya güreş takımları karşı karşıya geldi. Ama aslında Türk Türke karşı güreşti. Çünkü, Beyaz Rusya, Bulgaristan ve Makedonya takımlarında Türk ve Müslüman güreşçiler vardı. Bulgaristan takımında 55 kiloda Berdin Hüseyinov güreşti. Kendisi Slivenli. Sofya Üniversitesi'nde Beden Eğitimi öğretmenliği okuyor. Beyaz Rusya takımında 55 kiloda Hızır Duduev, Kafkaslardan, Çeçen Türklerinden. Türkçesi çat pat. Anlaşmakta zorlanıyoruz. Müslüman mısın deyince Elhamdü lillah Müslümanım, diyor. Bu sözlerini çok iyi anlıyorum, şeksiz şüphesiz, çünkü bu lisan, Türk-İslâm coğrafyasının ortak lisanı. Ve... çay, diyor, bunu da anlıyorum. Elinden tutuyorum, çay dağıtılan yere götürüyorum. Çayını alıyor, sıcak bir nefes çekince, Anadolu'nun bütün sıcaklığını, hasretini içine çekmiş gibi nasıl gözleri ışıldıyor anlatılmaz. Yine Beyaz Rusya takımından 60 kiloda Badrudin Magemedov (Bedrettin Mehmetoğlu), o da Kafkasyalı. Makedonya takımında da bir soydaşımız var, 96 kiloda Muzaffer Deniz. Onun, Şekerspor Kulübü'nden Sait Bingöl ile yaptığı güreş çok anlamlı oldu. Avrupa şampiyonluğu için Türk Türk'e karşı! Sait Bingöl, çok üstün güreşerek hakem kararıyla hükmen galip geldi. O kadar olsun, karşısındaki Osmanlı'nın, üç bin yıllık Türk tarihinin mirasçısı, Türkiye'nin güreşçisi... İşte, tarihin bize yüklediği misyon. Şampiyonlukta, Avrupa'nın bir numarası olmakta ancak bize bir Türk rakip olmalı. Günümüzde rakibimiz içimizdekiler, ama Avrupa'nın bir numarası olmamamız için... Ağaç, baltaya değil de sapına kızmakta, "Baltanın yaptığı değil de sapının yaptığı bana çok dokunuyor, o içimizden biri" diye ağlamakta ne kadar haklı. Düşmanı başka yerde aramağa lüzum yok. Gözlerimizi, gönlümüzü ve aklımızı, dış düşmanlara değil içimize çevirmeliyiz. Biz içerde birlik olduktan, içimizdekileri tanıdıktan sonra dışarda sırtımız yere gelmez. Ne olur üç tarafımız su, dört tarafımız düşmanla çevrili görmekten vazgeçelim. Suçluyu içimizde arayalım. Türk Türk'e karşı olsun, güreşte olduğu gibi, daha yiğidin, daha merdin, daha çalışkanın belli olmasında, nice güzelliklere, kızılelmalara kavuşmamızda... Güreşçilerimiz, Mustafa Yıldızdoğan'ın "Türkiyem" türküsüyle coştular, rakiplerini devire devire şampiyonluğa ulaştılar. Tabii coşan yalnızca güreşçiler değildi, onların güzel güreşleri ve Türkiyem türküsüyle seyirciler de coştular, hayatlarının en güzel anlarını yaşadılar. Coşku, bütün Türkiye'yi sardı... Yoksa sarmadı mı? Herkesin haberi olmadı mı? Herkes bu güzellikleri yaşamadı mı? Bizim Suluova'da gördüğümüz bütün bu güzellikleri yaşatanlara teşekkür ediyor, bu daha nice güzelliklere başlangıç olsun diyoruz. Amasya'nın elmaları hangi renkte mi? Ben kızıla çaldığını, gönüllerde parıldadığını gördüm. Ya siz?