Beklediği Ahmet miydi?

A -
A +

İkinci Abdülhamit Han, Osman Paşa ile telgraf üzerinden devamlı konuşuyor, onun her dediğini yapmak için çırpınıyordu, dua üzerine dua ediyordu. *** -Ama Hikmet Dede üle de olmaz ki. Hem benim için "Yüce Rabbim kızılelma yolunda, muhabbet, aşk silahıyla vurulasın" diye dua ettin. Hem de bana bu duanın ne demek olduğunu bir türlü anlatmıyorsun. Kara Ahmet ile hastaneden çıkarak sargı yerine gitmekte olan Hikmet Dede, Ahmet'in sualine ne cevap versin bilemedi. Vereceği cevap çoktu. Ancak karşısındaki, 20 yaşındaki yiğitlerin yaptığı işi yapmasına rağmen, sekiz yaşındaki bir çocuktu. Hikmet Dede, Ahmet'e bunu, böyle yol üzerinde anlatamayacağını fark etti. Plevne'nin her yeri çeşmeydi. Bir çeşme başına geldiklerinde Ahmet'i çeşmenin başına oturttu: -Bak Ahmet oğlum, bu sözlerimi sakın unutma, ölünceye kadar. Nasıl, susuzluğun ne olduğunu hararetten yanan, kurşun yarasının ne olduğunu da kurşunla yaralanan biliyorsa... Muhabbet, aşk silahıyla vurulmanın ne olduğunu da bu silah ile vurulan bilir. Fakat, muhabbet silahıyla vurulmak bu dünyada yüz binlerce kişiden bir kişiye nasip olur. Bu silahla vurulan, yaradılışın, dünyaya gelişin hikmetini, gayesini anlar ve ebedi seadete, gerçek sevgiye, mutluluğa kavuşur. Kızılelma yolunda, muhabbetle vurulmaya gelince, bunu şu anda anlatmağa izin yok, beklediklerim gerçekleşirse o zaman anlatırım. Savaştayız, kim öle kim kala... Osman Paşa'mız, bu muhabbeti, aşkı anlatma işini bana verdi. Şimdi söyleyeceklerim sana vasiyetimdir: Bilirim güleşe çok meraklısın. Güleşirken, aşk olsun, muhabbet olsun, haydi kızılelmaya" diye naralanacak, gerçek aşka, gerçek muhabbete ulaştığında, kızılelma ile muhabbeti birbirine kavuşturduğunda, bunun gereğini yapacak, ucunda ölüm olsa dahi durmayacaksın. Tamam mı, anlaştık mı? Ahmet, hemen Hikmet Dede'nin elini öptü: -Tamam dedem, bu sözlerini hiç unutmayacağım. Yalnız bir şeyi daha merak ederim. Güleş, gerçek aşka, muhabbete kavuşmak için nefis, şeytan ve... şimdi hatırlayamadığım bir şey ile daha mücadeleyi temsil eder, demiştin, bunu da açıklarsan sevinirim. Hikmet Dede, Kara Ahmet'in, muhabbet silahıyla vurulmak nedir sualinden sonra, ikinci sualiyle bir daha vuruldu. Bu Ahmet, beklediği miydi? İşaretler, hep Ahmet'i gösteriyordu... Son bir işaret kalmıştı, eğer Ahmet, beklediği, yolunu gözlediğiyse, emaneti teslim edecek... vazifesini yerine getirmişlerin gönül huzurunda hakiki sevgiliye, gerçek yâre koşacaktı. Anlattı, Ahmet'e; Türk geleneğinde güreşin, kuru güç, benlik gösterisi, nefsi tatmin vasıtası olmadığını, tam tersi, güreşin, hakiki aşka, muhabbete, hakiki yâre, ebedi güzelliklere kavuşma yolunda, şeytan, nefis ve kişiyi hakikat yolundan alıkoymak isteyen çevreye karşı mücadeleyi simgelediğini, pehlivanın başarışı arttıkça, mesuliyetinin de arttığını, insanoğlundaki, güç, kuvvet, akıl, zeka, bilgi, ustalık gibi üstünlüklerin yüce Mevla'nın ihsanı olduğunu, bu nimetler çoğaldıkça, kişinin benim diye başının dikleşmesi yerine, bu nimetlere nasıl şükrederim diye boynunun eğileceğini, tane yüklü başağın eğildiğini, boş başağın dik durduğunu.... > Devamı var

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.