Beklenmeyen bir şey oldu

A -
A +

Ahmet'in mektubu şöyle devam ediyordu: Sizin gönlünüzün, duanızın benimle olduğunu bilmek bana yeter. Bu biliş, gücüm olur, dağları deviririm. Daha fazlasına takat getiremem. Eğer sizi görürsem, gücüm biter, erir kalırım. Ebedi güzellikler sizinle olsun, Muradınıza nali olasınız gönlümün sultanı Benoit'im." Mektubu yazdıran Pierri'yi omuzlarından tutup kaldırdı. Pierri, omuzlarının demir bir mengeneye kıstırıldığını hissetti. Ahmet, mektubun verdiği adrese gönderilmesini, meselenin aralarında kalmasını, eğer dışarıya sızarsa çok kötü olacağını söyledi. "Seni uyandırdığım için özür dilerim. Hakkını helal et." dedi. Pierri, Ahmet'e baktı, gülümseyen yüzü, ışıldayan gözleri gördü. "Helal olsun beyim." diyerek yürüdü. Odasına doğra hem yürüyor, hem de "Şu Türkler ne anlaşılmaz insanlar. Önce kızıyorlar sonra da özür diliyorlar." Diye söyleniyordu. 23 Aralık 1899 Cumartesi. Paris, olağanüstü günlerinden birini yaşıyordu. Bütün şehir ve çevresi daha sabahtan hareketlenmiş. Geçen yılın, 1898'in cihan şampiyonu, Fransızların göz bebeği Pons ile 1899 Şampiyonu Kara Ahmet, akşam, şampiyonlar şampiyonu olmak için güreş tutacaklardı. Fransızlar, bir yabancıya, özellikle de Türk'e gösterilebileek en büyük sempatiyi gösteriyorlardı. Ama, söz konusu Pons ve şampiyonlar şampiyonluğu olunca iş değişti. Şimdi bütün desteklerini Pons'a veriyorlar, milliyet duygusuyla güreşçilerin galip gelmesini canı gönülden istiyorlardı. 23 Aralık 1899 tarihli Velo gazetesinde, "Kara Ahmet'in Pons'u yenebileceği düşünülmüyor. Aksi halde, bu cin gibi çarpan Ahmet, yeni bir Koca Yusuf demektir." yazıyordu. Büyük bir heyecanla beklenen saat geldi. 1898'in şampiyonu Fransız Pons ile 1899 şampiyonu Kara Ahmet, karşı karşıya geldiler. Güreşin jüriliğini Alfred Riguelle, Journal de Sport gazetesinden Manaud, Velo gazetesinden Franz Reichel, orta hakemliğiniyse spor salonu sahibi, eski bir güreşçi, meşhur Piazza yapıyordu. Fransız, seyirciler, Pons kadar olmasa bile Ahmet'i de alkışladılar. Hakemin düdügüyle birlikte hiç beklenmeyen bir şey oldu. Ahmet, tokalaşmak için elini uzattı. Pons, elini sıkmadığı gibi birden bire Ahmet'in beline sarıldı. Sürdü ve iki güreşçi de ipleri aşarak ringten yere düştüler. Hakem, düdük çaldı. Güreşçiler, ringe çıktılar. Ahmet, kollarını açıp seyircilere böyle de güreş olur mu derken Pons, yine kalleşçe hareket etti. Hakem'in güreş başlasın düdüğünü beklemeden, kolları havada Ahmet'i belinden yakaladı ve sırtüstü mindere vurdu. Az önce güreşin başlaması için düdük çalmayan hakem, bu sefer düdük çaldı hem de Pons'un galibiyetini ilan etmek için. Pons, işi oldu bittiye getirmek için, acele halkı selamladı ve minderi terk etti. Rum Pierri ve Filiz Nurullah hemen Ahmet'in yanına geldiler. Ahmet şaşkın bir vaziyette yüzü bembeyaz olmuş halde duruyordu. Rum Pierri'ye "A be bu nasıl rezalet. Güreşin başlama düdüğünü beklemeden saldırdı. Büle kalleşlik olur mu? Bu nasıl hakem" dedi. Filiz Nurullah da, "Te be kızanım,bunlar hep büle kahpece güleşir. Yusuf ağam, bunların kahpelikleri yüzünde buralardan kaçtı." diyordu. Rum Pierri, hemen jürinin yanına koştu. Ahmet'in söylediklerini tercüme etti. Jüri kararsızdı. > DEVAMI VAR

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.