Beklenmeyen misafirler

A -
A +

Filiz, ağzını yaya yaya güldü: -Kaçırılan bir şey yok be Ahmet'im. Şaşırdı, Filiz'in dalga geçer gibi gülmesine kızdı: -Te be nasıl olmaz. Yenildik ve elendik. -Yok be Ahmet'im yenilmedin. Heyecandan aklı gider gibi oldu: -Yenildedim mi? Nasıl olur? -Rabbimin işlerinin hikmetinden sual olmaz. Feng'in, koltuğunun altından fırlayan başı, burnuna çarptı. Fena halde kanattı. Hakem heyeti, Feng'in kafasının burnuna vurmasından bayıldığını zannetti ve güreşin yarın yapılmasına karar verdi. Duydukları bir anda, Ahmet'in hastalığını aldı, hâlsizliği hâl, güç oldu. "Haydi Kızılelmaya" diyerek öyle bir naralandı ki, bu narayla Paris, titredi. Narası, göklere, oradan da Arş'a yükseldi. HHH "Aşk olsun bre!", "Haydi kızılelmaya!", "Hayda bre". 1899 Dünya Güreş Şampiyonası'nın yapıldığı Casi de Paris yıkılıyordu, Ahmet'in naralarıyla. 25 Kasım akşamı, üçüncü defa Kara Ahmet ile karşı karşıya gelen Feng, tam manasıyla şaşkındı. Dün akşamki Kara Ahmet ile bu akşam, ard arda naralar patlatan Ahmet, arasında dağlar kadar fark vardı. Önceki akşam, ayakta zor dururken, bu akşam, çayıra çıkmış taylar gibi minderde koşturup duruyordu. Etrafında dönen Ahmet'i takip etmekten başı dönmüştü. Bir günde bir insan bu kadar nasıl değişirdi bir türlü anlayamıyordu. Feng'in anlamaması gayet normaldi. Çünkü Ahmet de anlamamıştı. Ahmet, hâlâ, yaşadığının şaşkınlığından sıyrılamamıştı. Şer gibi gözüken burnunun kanaması, kendisini yenilgiden kurtarmıştı. Ahmet, "Sizin şer gibi gördüğünüzde hayır vardır" ilahi hükmündeki sırrı bir nebze olsun anlamıştı. Ahmet, tayfun gibi esiyordu. ABD'li Feng, çaresizdi. Bir şey yapamıyordu. Üç gecedir art arda yaptığı çetin güreş onu tam manasıyla yormuştu. Ahmet ise, güreşe yeni başlamış gibiydi. Feng, güreşin yirmisekizinci dakikasında pes ettiğini açıkladı. Kolay değil, bir güreş fırtınasına üç akşam boyunca 106 dakika süresince karşı koymağa çalışmıştı. Bu da Feng'in bütün kuvvetini alıp götürmüştü. Feng'in pes etmesiyle birlikte, Ahmet, ağır sıklette, Belçikalı Kasap Constant, Fransız Laurent ve Rus Hackenschimdt ile birlikte final grubunu kaldı. Rus Hackenschimdt, Fransız Laurent ile güreşinde omuzundan sakatlandığını ileri sürerek güreşlerden çekildi. Ahmet, Hackenschimdt'in niçin finallerden çekildiğini tahmin etti. Üç yıl önce Petesburg şehrinde Hackenschimdt ile karşılaşmıştı. Bu güreşçinin Osmanlı Padişahına hakaret etmesi üzerine, Ahmet, bir Osmanlı tokadıyla cevabı vermişti. Hackenschimdt, Ahmet'ten yediği Osmanlı tokadını unutmamış olmalıydı. Ahmet, büyük bir neşe içinde, otele geldi. Ertesi gün, otelde bir sürpriz ile karşılaştı. Benoit ve babası Cont de Chambre, ziyaretine gelmişlerdi. Ahmet'in eli ayağına dolaştı. Cont, derdini anlatacak kadar Türkçe konuşuyordu. Ahmet'e, bütün güreşlerini seyrettiğini, güreş tarzını çok beğendiğini ve şampiyon olmasını beklediğini söyledi. Benoit de final grubuna kalması sebebiyle babasının tercümanlığıyla tebrik etti, bundan sonraki güreşlerinde başarılar diledi. Ahmet ile Benoit'in evlenmesinden hiç bahsedilmedi. Ahmet, utancından başını yerden kaldıramadı. Benoit ise Ahmet'e bakıp bakıp gülümsedi. Cont, fark ettirmeden her ikisinin de hareketlerini takip etti. Ahmet, Benoit ve babası ayrıldıktan sonra, çılgınlar gibi kaldığı oda ile otel lobisi arasında gidip geldi. > DEVAMI VAR

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.