Ahmet'in başı korumasız kaldı. Pons, Ahmet'in kafasını sağ kolu altına sıkıştırıp, sol koluyla da sağ kolunu tutarak kafa kol oyununa aldı. Türk pehlivanlarının kafa kol oyununa düşmesi, yenilmesi demekti. Kafa kol oyununa karşı tek yapılacak iş, köprü kurmaktı. Ahmet dahil bütün Türk pehlivanları, köprü vaziyetine geldikten sonra biz yenilgiyi kabul ederiz. Köprü kurarak mağlubiyetten kurtulmak bizim için züldür, aşağılanmaktır, güreş geleneğimize sığmaz." diyerek köprü kurmağı öğrenmeyi reddetmişlerdi. Çünkü, Türk güreş geleneğine göre, bir pehlivanın göbeğinin yıldız görmesi, yani, gökyüzüne doğru dönmesi, yenilmesi için yeterdi. Köprü oyunundaysa, göbek tam manasıyla gökyüzüne bakıyordu. Kafa kol oyununa düşen Ahmet, çıldıracak gibi oldu. Bu oyunun sonucunun kesin surette mağlubiyet olduğunu iyi biliyordu. Nasıl bu oyunu alması için Pons'a fırsat vermişti. Pons, çevirmek için Ahmet'in kafasını ve sağ kolunu aşağı çekiyor, Ahmet, yere düşmemek için direniyordu. Herkes, ayağa fırlamıştı. Ahmet, can havliyle, ilk önce, koltuk altına sıkıştırılmış kafasını kaldırmayı denedi. Ensesinin çok kuvvetli olmasının faydasını gördü. Kafasını biraz olsun yukarı kaldırmayı başardı. Arkasından da boştaki sol koluyla Pons'un beline sarıldı. "Ya Allah" diyerek doğruldu. İnanılmaz bir şey gerçekleşmiş, Ahmet, kafa kol oyunuyla yenilmekten kurtulmuştu. Ortada çok tuhaf bir durum vardı. Ahmet, bir çınar gibi dikilmiş, Pons da onun boynuna asılı olarak duruyordu. Hakem dahil herkes şaşkınlık içindeydi. Hakem, ne yapsın bilemedi. Pons, kurtulamıyor, Ahmet de bırakmıyordu. Hakem, jüri heyetine baktı. Onların işaretiyle düdüğünü çaldı. İşaretle iki güreşçiyi birbirinden ayırdı. Seyirciler, "Bravo Karamel" diyerek Ahmet'i alkışlıyorlardı. Alkışlar Pons'u kızdırdı. Pons'un kızması dikkatini dağıtmıştı. Ahmet, Pons'tan daha kısa boyluydu. Pons'un belini korumasız bırakıp doğrulduğunu fark ettiği an, daldı ve belinden yakaladı. Yakalamasıyla birlikte de Pons'u mindere doğru fırlattı. Ahmet'in bu hareketi, seyircileri coşturdu, "Karamel" sesleri ve alkışlar, ortalığı çınlattı. Mindere yan üstü düşen Pons, kalkmak için hareketlendi. Ama başaramadı. Kara Ahmet, tıpkı kara bir panter gibi Pons'un üzerine uçtu ve yakaladı. Pons, kalkmak için çabaladıkça, Ahmet, sağa ve sola savurarak mani oluyordu. Minder içinde kıyasıya bir mücadele vardı. Yerdeki boğuşma yaklaşık onbeş dakika sürdükten sonra, toz duman kalkmaz oldu. Yerden kalkmak için aşırı gayret sarfeden Pons, hareketsiz kalmıştı. Hem daha ağır olması, uzun zamandır ciddi güreş yapmaması ve Ahmet'in üstte güreşerek kedini taşıtması Pons'u yormuştu. Kocaman karnı bir körük gibi inip kalkıyordu. Ahmet, bir müddet nefeslendikten sonra harekete geçti. Çok zorlanarak da olsa Pons'un belini sağlam kavradı. Pons'un beli çok kalın buna karşılık Ahmet'in kolları kısa olduğu için Ahmet, zorlanmıştı. Kısa kollar, ağırlık kaldırırken Ahmet'in üstünlüğüydü. Seyirciler, Ahmet'in Pons'u belinden kavradığını görünce şaşırdılar. Kendinden çok iri ve kilolu olan birini, bel supleksi ile yenmeyi düşünmüyordu herhalde. > DEVAMI VAR