Anlatılması gereken çok şey vardı. Önce Benoit konuştu, Mehmet tercüme etti: -İki yıl boyunca, babamın, ikisi erkek biri kadın olmak üzere görevlendirdiği üç kişi bir an olsun beni yalnız bırakmadılar. Bunlar, babamdan, "Benoit'in Türk ile evlenmesine mani olamazsanız son çare olarak öldürün." emrini almış kişilerdi. Her hareketim kontrol altındaydı. Üç ay önce babam öldü. Hem üzüldüm hem de sevindim. Üzülmüştüm, her şeye rağmen canım gibi sevdiğim babamdı. Sevinmiştim, sevdiğimle aramdaki engel kalkmıştı. Ama yanılmışım. Babamın üyesi olduğu örgüt, tıpkı onun sağlığında olduğu gibi beni takibe devam etti. Babamdan kalan bütün varlığı elden çıkardım. Parasını bankaya yatırdım. Peşimdekileri para ile ikna edip onlardan kurtuldum. Ahmet'in Lille'de güreştiğini haber aldım, ama yetişemedim. Oradan da Münih'e hareket ettim. Yolda, örgütün adamlarına rastladım. Onlardan kurtulmam çok zor oldu. Onları razı ettim, bankadaki hesabın küçülmesi karşılığında. Münih'e ulaştığımda Ahmet'in Donaueschingen'e gittiğini öğrendim, hemen yola çıktım. Ve burada kendisine kavuştum. Bir daha da ayrılmayı düşünmüyorum. Tabii o kabul ederse. Benoit'in son sözleri, bakışları Ahmet'in üzerine çevirdi. Ahmet, yalnızca yere bakıyordu. Sevdiceğine kavuşmuştu, ama kendisi her an ölümle karşı karşıyaydı. Kalbi her an benden bu kadar diyebilirdi. Böyle bir durumda, Benoit'le evlenmek mertlik olur muydu? Ahmet'ten bir ses çıkmayınca, Benoit, durakladı, yüzünden kan çekildi, zor da olsa konuşmasına devam etti: -Ahmet'e artık Karamel demiyorum. O benim için Ahmet'tir. "Kabul ederse" sözüme bir cevap vermedi. Kabul etse de etmese de benim için Ahmet'ten başka erkek yok. İki isteğim var. Birincisi, Müslüman olmak. Ahmet ile tanıştıktan sonra Müslümanlığı merak ettim. Bu konuda ulaşabildiğim kitapları okudum. Hıristiyanlar tarafından yazılmış kitaplar olmasına rağmen İslamiyet'i sevdim. Ahmet, Mehmet ve Halil hoca gibi tanıştığım birkaç Müslüman da bu sevgimin doğru olduğunu gösterdi. İkincisi de Müslüman olduktan sonra hemen Ahmet ile evlenmek istiyorum. Burada Tuna'nın doğduğu yerde, Brigach ve Brege'nin sevgisiyle doğan iki nehrin kavuştuğu yerde, 21'e, kavuşmağa işaret eden bu yükseklikte. Hemen evlenmek istiyorum, çünkü, örgütün adamları peşimde. Her an her türlü kötülüğü yapabilirler. Ölürsem Ahmet'le evlendikten, onunla kızılelmayı paylaştıktan sonra ölmek istiyorum. Söyleyeceklerim bu kadar. Ahmet'in cevabını bekliyorum. Gözler, Ahmet'e çevrildi. Ahmet'in en çok beklediği ve de en korktuğu an gelmişti. Benoit'in sözleri, hasretini, kavuşma, elmayı paylaşma arzusunu dayanılmaz hale getirmiş, Hıristiyan bir kızla nasıl evlenirim endişesini götürmüş, ama yerine başka endişeyi sürüklemişti. Gerçeği bilmek Benoit'in hakkıydı. Benoit'e bakamadan, anlatmağa çalıştı: - Mehmet kardeşim şahittir. Size kavuşabilmek için ölümü severek göze aldım. Her şeyi açıkça anlatmak isterim. Tabipler, kalbimin en ufak bir heyecan ve zorlamada durma noktasına geldiğini söylediler. Kalbim, her an yeter diyebilir. Bu haldeyken, durumum buyken size benimle evlenin diyemem. Her an ölümle karşı karşıya olmama rağmen, yine evlenmekte ısrarlıysanız, neticesi benim için ölüm de olsa kabul ederim. ¥ DEVAMI VAR