Ahmet'in çift dalması, Koca Yusuf'un hoşuna gitmişti, yanındaki Hergeleci'ye takıldı: -Te be İbrahim. Bu senin çırak hepten acar çıktı, o nasıl dalıştı üle. -Taa çok ekmek yemesi lazım be Yusuf Pelvan. Kara Ahmet, Memiş Pehlivanı bastırır bastırmaz, künde aramağa başladı, ancak künde alamadı. Memiş pehlivan ayağa kalmak için davrandı, Ahmet, sağa sola savurup köstekleyerek mani oldu. Yerde, on dakika kadar kıyasıya bir mücadele yaşandı. Sonunda, Memiş pehlivan yaşın da verdiği yorgunlukla hareketsiz kaldı. Ahmet, dış kazığı vurdu. Dış kazığı vurduktan sonra başka bir oyuna geçmedi. Memiş Pehlivan, daha kilolu ve tecrübeli olduğu için, Ahmet, künde aramağa cesaret edemiyordu. İki güreşçi de yerde hareketsiz kalınca seyirci tepki gösterdi: -Hadi be pelvanlar davranın. -Te be çayırı görünce uykunuz geldi galiba. Kara Ahmet, şaşkındı ne yapsın bilemiyordu. Bu sırada ustası Hergeleci İbrahim Ahmet'e seslendi: -Ahmet, evladım. Dış kazığı boşalt. Kara Ahmet, ustasının seslenmesi üzerine hemen dış kazık oyununu boşaltarak ayağa fırladı, kalkması için, elini Kazandereli Memiş Pehlivana uzattı. Memiş Pehlivan, Ahmet'in uzattığı eli tuttu, ayağa kalktı. Ahmet'i, alnından öptü, kucakladı, sırtını sıvazladı, "Güreş senin" diyerek yürüdü. Ahmet, şaşırıp kalmıştı. Ne olduğunu anlayamadı, Memiş Pehlivan, niçin pes etmişti? Bu sırada, Memiş Pehlivanla konuşan Cazgır, Ahmet'in yanına geldi. Ahmet'in elini kaldırdı, sonucu ilan etti: -Memiş pelvan, pes ettiğinden güleşin galibi Hergeleci İbrahim'in çırağı Ahmet pelvandır. Seyirciler, Ahmet'i alkışlamadı, Memiş pehlivanın niçin pes ettiğini anlamağa çalışıyorlardı: -A be Memiş pehlivan, niçin pes etti, hastalandı mı acaba? -Yok be ne hastalanması. Genç bir pelvandan Daniş efendinin önünde dış kazık yemesi ağırına gitti. -Doğru sülersin be. Ben de olsam aynı şeyi yapardım. Kara Ahmet, sevinsin mi üzülsün mü bilemiyordu. Böyle bir şey ilk defa başına gelmişti. Ustasının yanına gitti. Öpmek için eğildi, ancak ustası elini vermedi. Araya Koca Yusuf, girdi: -Te be İbrahim. Kırma Ahmet'in şevkini. Ver öpsün elini. Bilmeden yaptı. Hergeleci İbrahim elini Ahmet'e verdi, Ahmet, ustasının elini öptü, ustası onu yanına oturttu: -Bak evladım. Mecbur kalınmadıkça kazık oyunu alınmaz. Alındıktan sonra da hemen neticeye gitmeğe çalışılır. Eğer, dış kazı ile neticeye gidemezsen, kazık oyunu bırakılır. Saray kadınlarının seyrettiği bir güreşte ise hiç bir zaman kazık oyunu alınmaz. Bu, kulağına küpe olsun. Kara Ahmet, Koca Yusuf'un ve ustasının önünde böyle bir hata yaptığı için çok mahçuptu, boyun büktü: -Bilmiyordum ustam bir daha olmayacak. Müsaade edersen, Memiş pehlivanı bulup, helallik almak istiyorum. -İyi olur evladım. Ahmet'in bu isteğin, hem Koca Yusuf'u hem de ustası Hergeleci İbrahim'i memnun etti. Ahmet, Memiş Pehlivanı, sırtında havlu, güreş meydanının ıssız bir köşesinde garip bir şekilde otururken buldu. Selam verdi, Memiş pehlivan, dalgın dalgın Ahmet'e baktı: -Buyur pelvan. Ahmet nasıl konuşsun bilemedi: -Ustam, hakkını helal et. Bilmiyordum, bilseydim yapmazdım. > DEVAMI VAR