Bir mağlubiyet bin galibiyettir

A -
A +

Ahmet, engel olmak için hareketlendi, ancak geç kalmıştı. Rüstem, bacak arasından soktuğu eliyle Ahmet'in kispet kasnağını önden yakaladı. Kendine doğru çekti. Elleri demir mengene gibiydi. Ahmet, mani olmak için elinde olmayarak toparlandı. Bu da Rüstem pehlivana beklediği fırsatı verdi. Boştaki eliyle, Ahmet'i ensesinden bastırdı, sağ eliyle de kasnağı kuvvetlice çekti. Şak kündesine tam manasıyla almıştı. Kara Ahmet'in beyni zonklamağa başladı. Yeniliyor muydu? Olamazdı. Yusuf ağasının huzurunda nasıl yenilirdi. Hem de şak kündesiyle... dönmemek için var gücüyle direnişe geçti. Ama faydasızdı. Kuru Rüstem'in demir pençelerinde tıpkı çark gibi dönüyordu. Bütün karşı koymasına rağmen, başı aşağı dönmüş, ayakları yukarı doğru dikilmişti. Ahmet'in beyninde şimşekler çakıyordu. En son hatırladığı baş aşağı gittiğiydi. -Ahmet, doğrul bre. Kara Ahmet, gözlerini açtı. Kendisine doğru eğilmiş, cazgır ve Kuru Rüstem'i gördü. Rüstem Pehlivan, elini uzatmıştı. Ahmet, eli tutup tutmamakta tereddüt etti. İlk güreş hocası Deli Hafız'ı ve onun, "Evladım. Şartlar ne olursa olsun, Kırkpınar geleneklerinden taviz verme. Hiçbir zaman nefsine uyma." sözlerini hatırladı. Uzatılan eli tuttu. Kuru Rüstem, Ahmet'i ayağa kaldırdı. Rüstem pehlivan, Ahmet'i kucaklayarak, helalleşme manasında hafifçe kaldırdı bu esnada kulağına fısıldadı, "Bir daha dış kazık vuracağın zaman iyi düşün. Kim kimin işini bitirecek görürüz diye de büyük konuşma" diye. Ahmet, söylenenleri anlayacak halde değildi. Cazgır, Rüstem pehlivanın elini kaldırırak sonucu ilan etti: -Şumnulu Kuru Rüstem, Kara Ahmet'i şak kündesiyle yenmiştir. Cazgırın bu sözleriyle Ahmet, gerçekler dünyasına döndü. Demek ki yenilmişti. Yirmidört yaşında hayatının ilk yenilgisini tatmıştı ha. Bundan sekiz sene önce, Razgırat'da Yakup pehlivanın karşısında güreşten çekilmişti, ama o bir yenilgi değildi. Ustası Deli Hafız'ın emriyle güreşe devam etmemişti. Şimdi ise su götürmez bir şekilde yenilmiş, hem de şak kündesiyle, yenilginin en acı şekli, ayakları ve kaba yerleri havaya dikilerek. Ahmet'in donmuş halini gören Kuru Rüstem'in yüreği sancıdı, "Acaba bu delikanlıya fazla mı yüklendim. Özür dilemiş, özrü kabul edilmiş, fazlası bize düşmezdi" şeklinde düşündü. Ama aklı, "Bir ders lazımdı. Kendisini büyük görmemesi, nefsinin esiri olmaması, pelvanlık geleneğinden ayrılmaması için. Ondan en az onbeş yaş büyüğüm. İyiliği için böyle bir ders vermek görevim" şeklinde itiraz etti. Kuru Rüstem, bin parçaya bölünmüş ayna gibi karşısında duran Ahmet'in haline dayanamadı. Omuzlarından tuttu: -Bre Kara Ahmet. Kara, güçlü, kuvvetli, darbelerle yıkılmayan demektir. Yenmek ve yenilmek, güleşin bir parçasıdır. Hep yenmek, evliyalık derecesine yükselmemiş kişiler için en büyük tehlikedir. Bazen bir mağlubiyet, bin galibiyetin veremeyeceği dersi verir. Önünde uzun yıllar var, inşallah bu mağlubiyet, ebedi aleme götüren hayat yolunda ışığın olur. Kuru Rüstem'in her sözü hançer gibi yüreğine saplandı Ahmet'in... yalnızca "Allah razı olsun ustam" diyebildi. Daha fazla dayanacak hali kalmamıştı. > DEVAMI VAR

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.