Brady'ye bir şeyler olmuştu -313-

A -
A +

Yusuf'un aklına, Roeber'le yaptığı güreş geldi. Yoksa, bu Lewis de mi hakeme güveniyordu. Yusuf, çok dikkatliydi. Faul sayılacak hareketi yapmamağa gayret ediyordu. Bu sırada, hiç beklemediği bir anda, Lewis, çift daldı, Yusuf'un dizden aşağı iki bacağını birden yakaladı. Yusuf, rakibinin başını koltuk altına alıp boynuna kolunu dolamağa muvaffak olarak boyunduruğu yetiştirdi. Bunun üzerine Lewis, Yusuf'un ayaklarını bıraktı, Yusuf da boyunduruğu boşalttı. Lewis'i, elenselerle yoklama zamanının geldiğine karar vermesiyle beraber Yusuf, bir elense çekerek tırpanla tamamladı. Lewis, kökünden kesilmiş koca bir meşe gibi yüzü koyun yere serildi. Yusuf, Lewis'i bastırdı, ayaklarıyla sarma vurarak yerde zaptetti, daha sonra, sağ kolunu rakibinin koltuk altından geçirerek ensesine getirdi, böylece kurt kapanı oyunu alarak, abandı. Diğer eliyle de çenesinden tuttu. Güreş başlayalı fazla olmamıştı. Yusuf, eline kan bulaştığını farketti. Hakeme işaret etti. Hakem, kanı görünce düdüğü çaldı. Her iki güreşçiyi köşesine yolladı. Doktor, çağırarak Lewis'e baktırdı. Beş dakika sonra, hakem ortaya geldi bir şeyler söyledi, tabii ki Yusuf, ne söylediğini anlamadı. Hakemin sözleriyle birlikte ortalık karıştı. Seyirciler, ıslık çalıp, yuh çekerek, ellerini geçeni Lewis'e doğru atmağa başladılar. Meneceri hemen geldi ve Lewis'i soyunma odasına doğru götürdü. Seyirci çıldırmış gibiydi. Ellerine ne geçiyorsa, Lewis'in üzerine atıyorlardı. Polis korumasında Lewis'i büyük güçlükle soyunma odasına götürebildiler. Yusuf, şaşırmıştı, hakem ne demişti ki, seyirciler bu kadar çok Lewis'e kızmışlardı. Meneceri Brady'ye seslendi. Menecer, Mehmed Ağa ile birlikte geldi. Yusuf, neler olduğunu, sordu, Brady söyledi, Mehmed Ağa, tercüme etti: -Yusuf Pehlivan, çıldıracak gibiyim. İnanılır gibi değil. Böyle bir şeye nasıl karar verdi, inanamıyorum. Koca Yusuf, kızdı: -Te be çorbacı. Lafı geveleyip durmayasın. Hele süle bre, neye karar verdi. Ucunda ölüm mü var ki büle zorlanırsın. -Daha ne olsun Yusuf. Seni mağlup ilan etti. Hem de üç tuş birden. Neymiş favullü güreşmiş, yasak kravat oyunu ile rakibini boğmağa çalışmışsın. Yusuf, tam manasıyla şaşırdı: -A be büle rezillik olur mu? Faul var diye en fazla bir tuş verebilir. Aleyhime üç tuş birden nasıl hükmetti? Sen bu hakemi tanımıyor muydun? -Biraz tanıyordum. Yusuf, iyice kızmağa başlamıştı: -Bre tanıyordun da hakem diye bunu nasıl kabul ettin? Ben sana sülemedim mi? Şikeye karışacak bir hakemi katiyen kabul etmeyesin diye. -En iyisi buydu? -Breh, en iyi diye bula bula bunu buldun? Ne olcak şimdi? Brady, boynunu büktü, çok üzgün gibiydi: -Güreş bitti, yapılacak bir şey yok. Mehmed Ağa, Brady'nin son sözlerini, Yusuf'a tercüme edince çıldıracak gibi oldu. Hırsla, Brady'nin iki yakasından yakaladı: -Sen ne dersin bre? Yapacak bir şey nasıl olmaz? Yoksa sen de onlarla birlikte misin? Bahislerde herkes benim üzerime oynadı değil mi? Lewis, kazanınca, Lewis'e oynayarlar bire yüz kazanacak. Tamam, sen de onlarla birliktesin. Öldürürüm seni. Bu güleş yapılacak. Bunca insan buraya güleş seyretmeğe gelmiş. Kimse beni kumara alet edemez. Ne yap yap, güleşin devamını sağla. Yoksa kırarım kemiklerini. Yusuf, bu sözlerden sonra Brady'yi hızla itti. Brady, kireç gibi olmuş, konuşamıyordu, paçasından bir şeyler sızıyordu. Brady, korkusundan altına kaçırmıştı. ¥ DEVAMI VAR

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.