Yalnız Radişevo tabyası önündeki taarruzda Ruslar, 110 subay ve 5 bin 200 er ölü verdiler... Durumu gören Türk piyadesi, Osman Paşa'nın aslanları, tabyadan çıkarak Ruslar'ı kovalamaya başladı. Skobelev, birliklerini bir kaç yüz metre geride durdurarak saf hâline geti?rebildi ve 100 metre yaklaşıncaya kadar asla Türk piyadesine ateş açılmamasını emretti. Türk piyadesi 100 metreye gelince Ruslar, dehşetli bir ateş açtılar. Bu kadar yakın mesafeden ate?şe dayanmak mümkün değildir. Türk piyadesi, kırılmaya başla?dı ve tabyasına geri döndü... Skobelev'in insanüstü gayreti neticesinde Türk hatlarını yar?mış, Plevne müdâfaa sistemine kama gibi girmişti. Bunun için, bütün kuvvetlerinin tam dörtte birini kaybetmişti... Muharebe, diğer kesimlerde sona ermiş, Yeşil Tepeler'de devam ediyordu. Çar, gece saat 9'a kadar, cesetlerle dolu bayır?ları seyretti. Gece için ateş kesildi. Osman Paşa, Plevne dışında mevzilenmişti. Elinden düşmeyen dürbünüyle Yeşil Tepeler'i tarıyordu, îki tabyanın üze?rinde Rus kartalının dalgalandığını görüyor ve bunun Plev?ne için ne büyük tehlike teşkil ettiğini biliyordu. Yanında emir subayı, çevresinde ufacık atlarına binmiş 30 kadar Çerkez süva?risi vardı, süvarilerin başındaysa Çerkez Müsellim bulunuyordu. Kara Ahmet de oradaydı. Bunları haberci olarak kullanıyordu. Yandaki telgraf istasyonundan, Türk mareşaline, Plevne'nin üç ayrı savunma hattına bağlı üç ayrı telgraf hattı uzanıyordu... Yûnus Tabyası dayanıyordu ve bu tabyanın düşmesi, Plevne'nin düşmesi olarak kabul edilebilirdi. Yûnus Tabyası'nın kumandanına telgrafla verdiği emirde, Osman Paşa, mevziini terkedecek her askerin der?hal vurulmasını ve tabyanın mutlaka elde tutulmasını emretti... Çar, 3. Plevne Şavaşı'nda, taarruzun birinci gününde tek bir lokma yemedi. Yaşanılanları anlayamıyordu. Generalleri ilk hücumla, dört gün süren topçu ateşiyle eğer sağ kalmışlarsa Türk askeri bozulacak, zafer kazanılacak, demişlerdi. Bırakın Türk askerinin bozulması, hücum eden bütün Rus askerleri kırılmıştı. Çar'ın aklı almıyordu, dört gün süren topçu ateşi karşısında, Türk askeri, nasıl bu kadar diri kalmıştı. Diğer cephelerdeki Türk askerleri mağlup olurken, Plevne'dekiler nasıl bu şekilde karşı koyuyorlar, 200 bine yaklaşan ordusunu zor duruma nasıl düşürüyorlardı. Çar, gördüklerine inanamıyordu. Yoksa, Plevne'de Osman Paşa'nın emrinde savaşanlar, diğer cephelerdeki savaşan Türk askerleriyle aynı ülkeden değil miydi? Bu fark nereden geliyordu? Osman Paşa'dan mıydı acaba? Çar, bütün gün yor?gun gözlerle ve dürbünle bakmış... Rus birliklerinin, Türk tabyalarının kay?gan satıhlarına tırmanma gayretlerini ve bu gayretler sonucunda öldürülmelerini, Rus askerlerinden ceset tepeleri meydana gelmesini takib etmişti. Çar, bazen 'rüyada mıyım?' diye mırıldanıyor, kendini çimdikliyordu... Acıyı duyunca da rüyada olmadığını, Plevne-Osman Paşa gerçeğiyle karşı karşıya kaldığını anlıyordu. Bir Türk ve bir Rus mangası, kaynak?tan su almak için ilerlerken ansızın karşılaştılar. Kimse silâhına davranmadı. İşaretlerle anlaşarak beraber damacanalarını dol?durdular ve derhâl uzaklaştılar. ¥ Devamı var