Çok komik bir durum vardı

A -
A +

Kaçmasına bakılırsa, Pons'un hakikaten de Yusuf'u koşturarak yormayı düşündüğü, kati olarak Yusuf'a yakalanmamakta kararlı olduğu anlaşılıyordu. Ama boşuna dememişler, bir sıçrarsın çekirge, iki sıçrarsın çekirge, üçüncüsünde zor sırçrarsın çekir diye. Pons, çok sırçradı ama nihayetinnde onun başına da her sıçrayanın başına gelen geldi ve sıçramak isterken, bir köşede ayağı sürçtü düştü, hemen kalktı, kalktı ama kaçamadan Yusuf'a yakalandı. Yusuf, yakalamasıyla birlikte, elenseyi çekti. Çekmesiyle birlikte, Pons, uçtu, iyi uçtu, ancak yere konmasını beceremedi, çakılır gibi yere düştü. Düşmesiyle beraber de feryadı bastı. Yusuf, şaşırmıştı, tek bir elensede Pons'un bu kadar nasıl etkilendiğini, niçin yaygara yaptığını anlamamıştı. Hakem güreşi durdurdu, doktoru çağırdı. Seyirci yuh çekiyor, eline ne geçerse mindere fırlatıyordu. Yusuf, tam manasıyla şaşkındı, seyriciye döndü, ellerini ne yaptım ki manasında iki yana açtı. Doktor, bir şeyi olmadığını söylemiş olma ki, Pons, ayağa kalktı. Hakem, faullü güreşmekten Yusuf'u bir ihtar verdi. Yusuf, kızmıştı. Saha ortasında yeni bir kovalamaca başladı. Bu sefer Pons, çok daha dikkatliydi, kösteklenmemek, yakalanmamak ve ayağının kaymaması için azami dikkat gösteriyordu. Kovalama sürdü, dakikalar akıp gitti. Yusuf, çıldıracak gibiydi. Böyle bir güreş dünyanın hiçbir yerinde görülmüş şey değildi. Sonunda Yusuf da kovalamaktan vazgeçti. Minderin ortasında durdu bekledi. Arkasında Yusuf'un ayak seslerini duymayan Pons, geriye baktı. Yusuf'un gelmediğini görünce şaşırdı. Yusuf, Pons'a, minderin ortasına gel diye işaret yapıyordu. Seyirciler de şaşırmıştı, ortada çok komik bir durum vardı. Yusuf, minderin ortasında duruyor, Pons bir köşede ürkek ceylan gibi Yusuf'a bakıyor, hakem de ne yapacağını bilemez vaziyette iki güreşçiyi seyrediyordu. Hakem, düdük öttürdü, güreşe devam işareti verdi. Yusuf, Pons'u göstererek, minderin ortasına gelmesini istedi, menejeri Doublier'e seslendi, Doublier, yanına gelince, "Söyleyin bunlara, ben tazı köpeği değilim ki böyle korkak tavşanların arkasında koşayım. Güreşecekse karşıma geçmesi lazım." dedi. Doublier, bunu hakeme tercüme etti, hakem Yusuf'un bu haklı isteği karşısında bir şey diyemedi, başhakeme gitti, onunla birşeyler konuştu. Geldikten sonra, Yusuf'un elini tuttu, Pons'u da çağırdı, Pons, hakmin çağırmasına rağmen, gelmiyordu, herhalde Yusuf ile el ele tutturulup güreşe başlattırılmasından korkuyordu. Hakem, Fransızca bir şeyler söyledi, Pons'un neşesi yerine geldi ve etrafına gülücükler dağıtarak, seyircileri selamlayarak hakemin yanına geldi. Yusuf, olan bitenlerden bir şey anlayamadı. Seyirciler, gelişmeleri merakla izliyor, çeşitli tahminler de bulunuyorlardı: -Pons galip ilan edilecek galiba. -Koşu kazandığı için mi, efendi, bu koşu değil güreş. -Pons sakatlanmış, bunun için güreş yarıda kalacakmış. -Yoo yooo, hiç biriniz bilemediniz. Pons Yusuf'a yakalanırım korkusuyla altına kaçırmış, ayağının kayması da bu yüzdenmiş. Koku hakemleri rahatsız etmeye başlayınca güreşi tatil etmeğe karar vermişler. Bu benzetmeyi duyanlar katıla katıla güldüler. Hakemler neye karar vermişti, Yusuf, dahil herkes heyecanla bekliyordu. Devamı var

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.